bir sürü haller içinde...

3 Temmuz 2013 Çarşamba

tatil, uçak, nişan, vs...

Ne çok şey oldu... Ve ben ne çok şey yazamadım....

Oysa neler neler vardı kafamda....

Oğlum arkadaş doğumgünüsülerine gitti...

Memlekette direniş aldı yürüdü :)

Aaaa sonunda Ulaş da yürüdü...

Okuduklarım vardı, beğendiklerim, beğenmediklerim... Önder'in doğum günü vardı... mübarek üç aylarımızın sonu :)

ama yetişemedim işte...

Bir süre içimden de gelmedi açıkçası....Memlekette insanlar ölürken, insanlar şiddete ve hakarete karşın direnirken ve direnmenin binbir çeşit yolunu bulurken içimde hiçbir şey yapamamanın burukluğu ile ahkam kesmek ya da toplumun karşısında birey olarak kendimden bahsetmek ukalaca ve bencilce geldi... yazamadım...

Sonra tatil?! telaşı sardı dört bir yanımızı.. Yetişecek işler vardı.. Evde toparlacaklar.. Hazılanacaklar, yetişecekler, yapılacaklar...

Bir Ulaş tospağsının sıcaktan mı, kapristen mi, yaş itibarıyla mı girdiğini bilemediğim uyku sorunları....

Sonunda hazırlandık, düştük yollara...

Takside aklıma geldi, neredeyse varmışken havalimanına.. telefonum yanımda değildi.. En son Ulaş tospiğinin ellerinde görülmüştü sabah saatlerinde. sonrası meçhuldü.. Neyse dedim bir hafta yaşarım telefonsuz, internetsiz.. Çok da güzel yaşadım laf aramızda :)

Neyse öyle böyle bindik uçağa aynı sırada bir bebek daha olmaz-mış.. Yer değişimi falan. Emzirmenin (veya emzik vs vermenin) basıncı azaltarak rahatsızlığı ortadan gidereceğine dair aldığım önceden bildirime istinaden Ulaş'ı emzirmeye başladım ki öğle uykusu saatinin de gelmesi ile uykuya daldı ve inene kadar gıkı çıkmadı.


Ulaş tospiğinin ilk uçak bileti :)

Oysa hazırlığım tamdı. Meyveler, bisküviler, kitaplar, oyuncaklar... Uyku tüm olası sorunları kökünden çözdü :)) Gerçi 40 dakikalık yolculuk, bi yükseldik bi indik ama bu 40 dakikada o da biz de rahat ettik. İlk uçuş için çok uygun bir rotaydı Edremit...

Sakin sakin inip ayakları yere bastıktan sonra uyandı tospik, nasılsa kapıda bekliyorlardı, hemen gidiverecektik eve uyurdu dedik, dedik ama çıkışta bekleyen eden yok... Önderin bir arkadaşı gelip alacaktı bizi uyuyakalınca bekledik durduk en sonunda babasını aradık da geldiler aldılar ama İstanbul'dan Edremit'e vardığımız kadar bekledik havaalanınnda ?! :)) Ulaş arıza çıkarmadığından sorun olmadı oynadık, gezdik oralarda :)

Gitmeden başlamıştı yürüme çalışmaları. Kendine güveni gelmişti büyük ölçüde ama Altınoluk bu dönemde çok denk geldi. Çimlerde, kumlarda düşe kalka oldukça pratik yaptı yürüme konusunda.. İlk diz yarasını da aldı tabi zıpçıktı dudur mu? :)

Bol bol yüzdü, su tosbağam.. Kumda oynarken ayaklanıp denize koştu, bulduğu her suyun altına içine girdi çıktı, babaanne ve dede ile hasret giderdi.


Denizin, güneşin, temiz havanın ve bol sevginin suyunu çıkardı....



Bu tatil bize de çok iyi geldi açıkçası... Çok fazla dillendirmesem de bedenen de ruhen de çok yorulmuştum. Hele son dönem gece uyanmaları oldukça zorlayıcı olmaya başlamıştı. Psikolojik olarak da kendimi yalnız ve desteksiz hissediyordum açıkçası. Önderle paylaşımlarımızın azaldığını düşündüğüm bu dönemde birlikte uzun sohbetler yapabilmek, çocuktan kısa da olsa bağımsız saatler geçirmek (uzuna zaten katlanamıyorum) sorumluluğu daha fazla paylaşmak ve Ulaş'la uyanık olduğu her an bir şeyler yapabilmek çok çok iyi geldi...

Son günümüzde bir de amcaya nişan yaptık... Tabi bizim oğlan adet olduğu üzere nişan boyu çalan davullara, arabaya giren sivrisineklere inat mışıl mışıl uyudu... Evde uyandı tabi.. Rahatı savmiyor bu tospik, şeytan azapta gerek.. Benim yoğun mide bulantıma denk gelen bu uyanmanın sonunda Önder'le ikisini başbaşa bırakıp sızmak suretiyle uykuyu boylamışım. Baba oğul uyku seansının sonu biri yatağın bir ucunda biri öbür ucunda uyuyordu sabah uyandığımda.. artık kim kimi uyuttu bilemiyecem :))

İşte böyle kısa bir kaçamak sonucu nişan bahaneli tatil yapmış bulunduk... İyi de oldu :))
Kitaplar ve diğerleri başka bir yazıya artık :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...