bir sürü haller içinde...

8 Temmuz 2013 Pazartesi

adım poğoçası

Ulaş tospiği sonunda tüm cesaretini toplayarak yürümeye karar verdi. Desteksiz... Bir yere tutunmadan ve birinin elini tutmadan.. Tamamen yalnız ve bağımsız olarak yürümenin kudurmak için çok daha kolay bir araç olduğunu fark etti ve önce bir kaç adım derken 13 ay 9 günlük iken tam bağımsız adımları arttırarak, 13,5 ay civarı artık yürüme hatta koşma mertebesine erişti.

Bir haftalık Altınoluk dönemi bu yürüme macerasına hız ve cesaret kattı. Çimlerin ve kumların üzerinde düştükçe, düşmenin o kadar da kötü bir şey olmadığını fark etti tosbağ.. Sonra kuduzluk peşinde koştururken düşse de betonsal zeminlere acelesi vadı yakalamadan denize ulaşmalıydı (hiç başaramasa da umut fakirin ekmeği)

Anası da her zaman olduğu gibi bir ritüeli daha gerçekleştirmek, geleneklere bağlı (puhaha) yapısını muhafaza etmek için Tekirdağ'a gittikleri 6-7 temmuz haftasonunu adım poğoçası (bu sözcüğün yazımı her zaman kabusum olmuştur) için fırsata dönüştürdü.



Adım poğoçası nedir??? Aslında bn de tam anlamış bilmiş değilim.. Neler yapılır bu seramonide annem de tam bilmiyordu. Biz de adından feyz alarak bir tepsi missss gibi mayalı poğoça yaptık (yok ya annem yaptı :) Yanına da annemin spesiyali irmik helvası, sıcak sıcak götürdük çayla :))

Amcam yengem, anneanne, dede, dayı...



Halamlar düğüne gitmişlerdi, karşı komşu bir uğradı, fıstıkus Berra ile.. Ulaş'tan bir yaş büyük bir cadı.. İlk gün Ulaş parmağını kapıya sıkıştırdığından pek iyi anlaşamadılar bu sefer :)

Bu kutlamada pasta yoktu. Mum da üflemedik. Ulaş'ı bol bol koşturduk poğoça peşinde :))  Bir küçük yarım büyük yedi gene obur tosbağ.. Helvadan bile tattı.. Anneanne, dede olunca olay içinde ayyy nolcak biz size neler yedirdik söylemi ön plana çıkıyor ve bizim obur fırsattan istifade ne bulsa yiyor :))


Velhasıl güzel oldu... Ulaş için kalabalık demek onunla ilgilenecek daha çok insan demek olduğundan çok eğleniyor zaten..


Gerçi dönüş için 6'dan sonraya kaldığımızdan 1,5 saatlik yol 3,5 saat olsa da uyumlu oğlum fazla arıza çıkarmadan uyuma moduna geçince olan benim şişen ayaklarım ve uyuşan koluma oldu sadece.. Yanımda annem oturduğu halde Ulaş'ı ikimizin kucağına yatırmak kolum işlevsiz hale gelmeden önce aklıma gelmediği için.. Daha önce de dediğim gibi yarrdım isteme ve alma özürlü bir insanım.. Akılsız başın cezasını da kimi ayaklar, kimi (bu vakada olduğu üzre) kollar çekiyor...

Bu arada ben de Ulaş'ı anneannesine bırakıp sevgili farem, ilk göz ağrım kardeşim ile hasret giderdim asker dönüşü... Onunla uzun sohbetleri ve dertleşmeleri çok özlemişimtim iyi geldi.. Gerçi her zamanki gibi acı söyleyen dost olgusunu fazla benimsese de konuşacak çok çok şey birikmişti..

Bu haftasonu da yorgunlukla olsa da, güzel geçti...

Oğlumun ilk adım poğoçasını yedik şimdi.. Yolu uzun ve keyifli olsun, her zaman bugün olduğu gibi engellerden yılmayan, düştüğü yerden kalkıp koşmaya devam edebilen bir insan olsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...