bir sürü haller içinde...

19 Temmuz 2013 Cuma

iletişim zamanı :))

Artık Ulaş'la iyiden iyiye iletişmeye başladık.. Fena halde eğlenceli.. Bazen ezberlenmiş gibi gelse de komik mi komik :))

Geçen gün gündüz fazla uyumamış.. Doktora falan gittik dönüşte arabada iyice uyku bastırdı oğlanı, eve gelelim emzirip uyuturum dedim. Geldik daha emerken uyumaya başladı.. O sırada telefon Önder.. Bizimkinin uykusu açıldı. Telefonu kapadım, salladım falan ama yok tekrar uyumayacak açıldı uyku tamamen yatakta oyun oynuyor zıplıyor. Ben de tabi hiç suçu olmasa da Önder'e saydırıyorum. Çocuğun yanında babasına küfür etmemek için de babanın... diye başladığım cümleyi kulaklarını çekecem diye tamamladım.

Ulaş'ın suratında bir sırıtış eller hop kulaklara..:)) Kulaklarını gösteriyor bana.. Ben tabi koptum. Evet annecim kulak orada :))

Kaç yaşındasın'ın cevabı otomatik olarak kalkan bir işaret parmağı ve bazen biii sesi olduğundan her kaç'ın ardından da işaret parmağı geliyor..

Önder'le telefonda konuşuyorum. Ulaş da oyuncakları ile oynuyor-güya- Akşam kuzenlere gidecez ayarlama yapmaya çalışıyoruz. Kaçta gideriz kaçta çıkarız gibi konuşuyorum. Gözüm Ulaş da tabi, bir kuduzluk yapmasın.

Gözünü oyuncaklarından kaldırıyor ve benim soruma işaret parmağı ile yanıt veriyor 1... :))

Elimi kapıya vurdum ve canım acıdı. Bana bakan Ulaş'a açıklama yaptım. Elimi çarptım elim acıdı annecim. Eller havada :))

Yengesinin doğum günü pastasının mumlarını yakıyoruz mutfak tezgahında, bizim mercimek ağacı yerde, mumların yakıldığını gördü, benim kafamı kendisine çeviriyor dudaklar yarı açık üff üfff... tamam dedim sen üfleyeceksin mumları bir sevinç. Mumların etrafından ayrılmadı. Yüzünde müstehzi olarak adlandırabileceğim bir gülüşle mum üfledi. alkış yaptı.

Doktor balon şişirdi Ulaş'a bizimki gene üff üff.

-Aferin Ulaş
(eller şapşap) alkış :))

Geçen gece Önder foruma katılacak tam da Ulaş'ın uyku zamanı. Önder'i kapıdan geçirdik. Emmeye odaya girdik. Emdi, uykusu da var ama uyumuyor ağlıyor, parmak sürekli olarak kapıyı gösteriyor. Anlamaza geldim. Ne oldu annecim ne istiyorsun. Parmak kapıyı işaret etmeye etmeye devam. Anlamadım bebeğim ne istiyorsun. Kucağıma aldım. Göster bana ne istediğini. Dış kapıya kadar götürdü beni. Baba diye bağırıyor kapıya. Evet annecim baba dışarı çıktı ama gelecek sen uyandığında evde olacak istersen gel telefon edelim dedim. Önder'i aradık Ulaş'la telefonda konuştular. Bizimki telefon elinde uyudu :))

Dışarı çıkıcaz hazırlanıyoruz. Önder ayakkabılarını giydi kapı önünde bekliyor. Ben de ayakkabılarımı giyiyorum, Ulaş'ınkileri sonra giydireceğim. Bizimki bir panik bir oraya bir buraya gidiyor. Kudurma oğlum gel buraya diyorum ama anladım, kalacak diye endişeli. Kapmış ayakkabılarını bana getiriyor. Aman o kalmasın :))

Arkadaşla vedalaşıyoruz. Ulaş yarı uyur halde kucağımda hadi görüşürüz baybay gözler yarı açık el sallıyor :))

Evet bizim oğlan bir şekilde iletişim kurmaya başladı. Daha doğrusu daha anladığımız şekilde diyelim. Çünkü bana göre tüm canlılar her an iletişim kurar. İlk anda ağlayarak olan iletişim biçimi artık daha bir anlatma-anlama-anladığını gösterme haline döndü. Çok eğlenceli... Çok komik..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...