bir sürü haller içinde...

30 Ocak 2013 Çarşamba

Ulaş'ın pazartesi sendromu

Önce düzenin farkına varmadım, sonra inkar ettim, tesadüf dedim.

Artık inkarın faydası yok. Bu çocuk pazartesi sendromu yaşıyor.

Yok genel olarak giderken olay çıkarmıyor. Hatta babaannesi ile de gayet iyi vakit geçiriyor gün içinde.

Olay ben geldikten sonra başlıyor. Önce bir sevinç kucağıma atlıyor. Sonra küsüyor arkasını dönüyor, sonra kucağımdan inmek istemiyor.

İki dakikalığına yanından ayrılsam kıyameti koparıyor.

Ve uyumuyor :((

29 Ocak 2013 Salı

breakdown namı diğer çöküntü

Blog dünyası müthiş sabırlı, anlayışlı, becerikli annelerden, babalardan ve uyuyan, yiyen, sakin; olmasa bile tahamül edilir yaramazlıkları olan çocuklardan oluşuyor onu çözdüm, tamam.

Bu anne/baba insanları sorunları sakince çözebiliyorken ayrıca gezmeye tozmaya, yemeğe, okumaya, sinemaya, dıya her şeye zaman ayırabiliyor onu da anladım.

Hatta bu insanlar insanüstü bir melek kıvamında hiç depresyona girmeden, sinir krizi geçirmeden, kavga etmeden, toza çamura bulanmadan tertemiz, steril, mutlu mesut bir amerikan filmi kıvamında yaşıyorlar o da kabülüm...

Lakin ben öyle değilim...

23 Ocak 2013 Çarşamba

eller eller eller

Bu bizim oğlanın elleri ile bir alıp veremediği var.

Henüz 2,5-3 aylıktan beri, ellerini inceleyip, işlevlerini çözmeye çalışmıştı.

Çözmüştü de bir nebze. Ya da ben öyle sandıydım (bkz:).

Neyse efenim, Ulaş tosbağsında elleri ile ilgili, yine yeniden bir çalışma var.

Yine elleri eviriyor, çeviriyor. Yine gözüne, ağzına, burnuna sokuyor. Yine onlarla konuşuyor

Bu defa biraz farklı lakin.

Bilnçli hareketler yapmaya çalışıyor. "gel, baybay, alkış" gibi.

18 Ocak 2013 Cuma

haftanın sonu

Bir şarkısı vardı Pinhaninin "haftanın sonu bi nakarat gibi..." diye...

Öyle büyük hayallerim yok hafta sonu ile ilgili. Artık plan yapamıyorum zaten. Ulaş'tan beri yani..

Ama bir anda fark ettim ne çok olmuş, dostlarla buluşup bir yerde kahve-kurabiye yapmayalı, boş lakırtılarla vakit öldürüp huzur bulmayalı. Ya da şöyle güzel bir filmi sinemada oturup izlemeyeli...

Ya da hadi yaa bir yerlere gidelim demeyeli.. Ya da başıboş sokak sokak gezmeyeli..

yadayadayada...

8 ay mı ne??

17 Ocak 2013 Perşembe

turkcell süper lig.. hiç bitmesin

Evet futbolseverim. Evet -bir anlamda- fanatiğim. Ama bu yazının konusu bu değildir.

Zira uzun zamandır izleyemiyorum herhangi bir futbol müsabakası. Endüstriyel futbol, çirkefe bulaşan lig, trajikomik hamleler, hakemler, haketmeyenler...vsvsvsvs... (totem de oldu bir nebze :)

Tabiki takip ediyorum, içim durmuyor, aşk bu bir yerde.

Her ne kadar "odun" da dese sevgili kardeşim romantik bir yanım var işte. Futbolda ve siyasette... Bir DonKişot romantizmi var içimde. Sonuçta benim için aşktır yağmurlu bir günde gördüğümden beri..

Neyse ne diyecektim, iyice dağıttım konuyu.

16 Ocak 2013 Çarşamba

Ulaş 8 aylık

Ulaş tospiği dünyadaki 8. ayını da bitirmiş durumdaaaa.

8. ay itibarıyla 8900gr, 72cm.

Bu ay baş çevresi de büyüyerek içime su serpti. Lakin bıngıldak kapandı gibi. Doktor bunun önemli olmadığını yine yine yeniden söylese de benim kuruntularım bitmiş değil. Bir nebze birlikte yaşamayı öğrendik galiba. Artık ilk zamanlarki kadar panige yol açmıyorlar. Ama halen oradalar, bir yere gittikleri ve sanırım gidecekleri yok :)

Neyse yine tosbağaya da dönecek olursak: emeklemede master yapmakta kendileri.. Oturma odasında koyup mutfakta buluyoruz, arkamızı dönmeye gelmiyor, evi keşfe çıkıyor.

Dolayısıyla bu aralar evdeki birincil meselerden biri "güvenlik" oldu. Her şey gözümde canavarlaştı. Prizler, kablolar, köşeler, dolaplar, çekmeceler, kapılar... Her şeyyyy. Evet güvenlik şeysileri var, var da bu tosbağ güvenlik alet edavatlarını sökmeyi ve güvenliksiz bir kenar bulmayı kendine şiar edinmiş durumda. Kalbimi durduran dönüşler yapmakta.

4 Ocak 2013 Cuma

çocuk şarkıları

Ana okulu öğretmeni bir annem var. Bizim evde her yaşımda en az diğer müzik türleri kadar sıklıkla duyulurdu çocuk şarkıları.

Annem mutfakta yemek yaparken "miniminicikminiminicik" şeklinde sesler doldururdu evin içini.

Bu sebeple repertuarım fena değildir yani :)

Ulaş Bey evimize teşrif ettiğinden beri bizim evin içi de aynı seslerle doluyor.

Lakin bir maruzatım var sayın yekililer... Böyle kitaplarla falan uğraşacağınıza şu şarkı işlerine bir el atıverseniz.

Yok henüz dikkatimi çeken bir argo, küfür ya da toplumsal değerlerimize karşı bir tehdit unsuru olmadı (ben görememiş olabilim şeker portakalında da bir sıkıntı görememiştim sonuçta, böyle ormanları koruyalım falan biraz anarşist bir yaklaşım olabilir tabi)

3 Ocak 2013 Perşembe

kitap listesi

Ortaokul ve lise hayatım boyunca çok okudum. Lafın gelişi değil bu "çok", gerçekten çooook okudum. Şehir kütüphanesinde okuyacak kitap bulamazdım öyle çok.

Her şeyi okudum ve de. Agatha Christie'ler, Puzo'lar, Harlequin'ler, Çatı serisi, Clive Cussler'lar, klasikler, yeniler, şiir kitapları, öyküler, neler neler neler....

Bir de üşenmez her okuduğumu yazardım. Defter, defter kitap listem vardı.

Hala durur bu defterler "baba evinde". Bazen bir kitaba başladığımda "bunu okumuştum" hissine kapıldığımda keşke yanıma alsaydım defterlerimi derim.


Üniversitede bıraktım "listelemeyi".

2 Ocak 2013 Çarşamba

yeniyılyeniyılyeniyıl bizlere kutlu olsun

Vay bee..

1 yıl daha bitti. 366 gün. Dile kolay yavhu.

Şimdi yeni bir yıl ve 365 gün daha var önümüzde.

"Yılın değişmesi çok önemli değil aslında, sonuçta bugünün ertesi yanii" artistliğine hiç mi hiç katılmıyorum. Zira yeni bir defter gibi benim gözümde yeni yıl. Bazen eskisinden devam ediyorsun, bazen bambaşka konulara giriyorsun. Tabi ki önceden aldığın her şey seninle, üstüne katıyorsun. Ama "umut" daha yoğun hissettiyor kendini.

Hiç "todolist"im olmadı hayatta... Bu yaştan sonra da olacak değil.

Sadece dilek ve umutlarım var.

Yeni yıl mutluluk getirsin herkese...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...