bir sürü haller içinde...

4 Temmuz 2013 Perşembe

sokak kedisi bob

Kedi ve kitap bir arada olunca ve bu kadar çok duyunca ve bir de tam alışverişin sonunda öneriyi fark edince kaçırmamam gerektiğini düşündüm, hele bir de kapaktan bana bakan hayyam (bir süre birlikte yaşadığım sevgili yaramaz kedicik) benzeri sarı tekiri görünce .. Pat atıverdim sepete..

Kitaplar ilk olarak Ulaş Bey'in denetiminden geçtikten sonra eve kabul edildiler..

Ve sırayla okunmaya başladılar... Önce uzun zamandır aklımda olan karanlığın sol eli bitti tabiki... Ben bu kadını sevdim Ursula K. Leguin'i kastediyorum... Geç tanıdım ama çok sevdim. Sınıflandırma yapamayacağım sınıflandırma yapmayı sevmem.. Kalıplara sokmaktan hoşlanmıyorum hiçbir şeyi... Kimi bilimkurgu diyor türe, kime distopya, ütopya vs.. Bu tarz kitaplar bana hiç bilimkurgu gelmiyor açıkçası... Yani uzayda başka gezenlerde geçiyor diye illa bilimkurgu diye mi adlandırmalı.. O kadar içimizden ve yaşadığımız hayattan ki.. Evet belki dünyada bu şekilde androjen insanlar yaşamıyor ama anlatılan yaşantılar aslında içimizde yaşamadığımız şeyler değil-bence- Aşk ve arkadaşlığın içiçe geçmişliği, cinsel rollerden bağımsız zorlu kış şartlarında ışık ve karanlığın; zıtların tekliği üzerine düşündürücü bir öykü bence.. anlatımın daha sürükleyici olmasını beklerdim gerçi..

Neyse gelelim sokak kedisine... Evet "sıcacık bir öykü".. Homeless ve keş bir insan evladını (çok duygusuz bir anlatım mı oldu?) varlığı ve sevgisi ile sorumluluk almaya iten, onun hayatını düzene sokan bir kedinin hikayesi... Ama ama.. Ama galiba ben böyle sıcacık! hikayeleri sevmiyorum... :)

Öncelikle çok fazla tekrar vardı. Bir önceki bölümde anlatılan ertesi bölümde tekrar ediyordu.. Dil yavan ve kuru, sürükleyicilikten uzaktı. Böyle insanı aptal yerine koyup tekrar tekrar aynı şeyleri anlatan kitaplara hiç ısınamıyorum zaten bir de dil bu kadar bayık olunca içim şişti, kitabı sırf bobun güzel gözleri hatrına bitirdim desem yalan olmaz...

Kitabın en sevdiğim tarafı Bob'u bağımlılık terapisinin bir basamağı olarak hayvan bakma-sorumluluk alma açısıyla yansıtmayarak tercihleri olan, kendi karakterini ortaya koyan bir kişi olarak resmetmesi oldu ki bence bütün canlılar böyledir.. Dil de yavanlığına karşın samimi bir sohbet kıvamındaydı... Yalnız bir kere daha fark ettim ki popüler kitaplar çok da bana göre değil..

Aslında sokak kedisinden sonra İyi İş de bitti ama belki başka bir yazıda.. Daha Sahilde Kafka var uzun zamandır okumak istediğim Murakami romanı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...