bir sürü haller içinde...

25 Mayıs 2013 Cumartesi

ayık nesil...

Artık iyice şirazesi kaydı bu milletin.

Senelerdir dediğim; ekonomi düzelir, yasalar değiştirilir, kadrolar bile temizlenir. Ama milletin içine işleyen pislik nasıl temizlenecek.

Temizlendi mi köşe dönme mantığı, hazırcılık, korkaklık...

Ve temizlenmeyecek saygısızlık, çıkarcılık, fırsatçılık...

21 Mayıs 2013 Salı

1. yaş doğum günü

Sıklıkla bahsettiğim gibi kutlama, pasta yeme olaylarını kaçırmam, kaçıramam.

Hele ki oğlum 1 yaşına gelmiş. 1 yılı kazasız belasız :) atlatmışız. Oğlanı adam kıvamına sokmuş, piyasaya çıkarmışız. Tutmayın beni a dostlar dedim ve...


Ve araştırmalara 15-20 gün öncesinden başladık, evde Önder'le oturup brainstormingler yaptık, internette ne kadar blog, site vs bulduysak okuduk, hatim ettik. Tamam Ulaş anlamayacaktı, hatta kabul sıkılacaktı. Ama anıydı. Çok çok özel bir anıydı. İçimde kalan tek şey profesyonel bir fotograf katoloğu hazırlayamamak oldu.

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Ulaş 1 yaşında

O kadar yoğunum ki -gene- hiçbir şeye yetişemez oldum...

Oğluşum, tam 1 yaşına girdi. Artık yaşı var adamın, toddler statüsüne erdi-sayılır-:)

Bu ayki becerilerine bakarsak. Daha bir sosyal olduğunu söyleyebiliriz. Parkta çocukların peşi sıra gitme azmi var. Ama elimi bırakıp yürümekten -sanki- korkuyor gibi. Elini bıraktığımı fark ederse atıyor kendini yere ve vuruyor emeklemeye.


Bir kaç adım atmışlığı, tek başına uzun süreler ayakta durmuşluğu ol sa da yürümüyor henüz...

Ama yaramazlıktan geri durmuyor.

7 Mayıs 2013 Salı

hıdırellez

Hep en sevdiğim bayramlardandı hıdırellez.

Gece gece annem, yengem, mahallenin kadınları gül ağacının altına dilek yazmaya çıkmak, dört yol ağzına dileğinin resmini çizmek, ayaklara kramp girinceye kadar oynamak ama en çok ateşin üzerinden hoppidi hoppidi atlamak.

Mahalle çocuğuyduk biz. Belki de son nesildik, halen top oynayacak boş arazi bulunduğu ve çimlere basmanın yasak olmadığı bir zamanın çocuğuyduk.

İstanbul'a geldiğimden beri her sene Ahırkapı'daydık. (Geçen yıl hariç. O kadar devasaydım ki o kalabalıkta ilerlemem mümkün gelmedi. orada doğurursun deyince Önder de üzülerek vazgeçtim gitmekten :( ve bizim mahallenin dört yol ağzına çizdik dileklerimizi :)

Neyse 5 mayısta yine Ahırkapı'daydık. Hıdırellezin yaşanması gereken yerde. Ulaş'ın altını almamız için bize evlerini açan insanların yaşadığı yerde.

Oynadık, izledik... Dileklerimizi gönderdik göğe... Gül ağacı arayamadık, Ulaş'ın uykusu geldi. Davulcuları ve oynayanları izlemekten, müziğe uyup zıplamaktan yoruldu zira...

Şimdi bahar geldi diyemiyoruz belki, küresel ısındık ya.. Baharlar kayıp artık.

Ama olsun...

Her günümüz hızır olsun...

Kapı gıcırtısı bile gereksiz. Oynamaya sebep mi yok....:)) İnadına....
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...