bir sürü haller içinde...

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Bir ayrımcının itirafları

"Hayatım bütünüyle Ulaş değil. Başka meşguliyet ve meziyetlerim de var." demiştim bir aralar. Lakin bir de baktım tüm yazılarım Ulaş olmuş. Gerçi şimdilik mazur görülebilir bu durum. :)) Ne de olsa yeniyiz...

Ulaş'lı tatil yazılarına geçmeden önce, Ulaş'tan önce en favori eylemim olan, zamanla yeniden eski formuma kavuşacağıma inandığım "okumak" üzerine düşündüm biraz.

Kumsalda uzanmış kitap okurken ayrımcı olduğumu fark ettim. Evet itiraf ediyorum ben ayrımcıyım. Ayırıyorum kitapları. Bölüyorum parçalıyorum ve buna göre okuyorum. Hiç risk almıyorum bu konuda. Yazlık kitaplar/kışlık kitaplar, kumsal/yolculuk/ev kitapları, otobüs/işyeri/uyku öncesi kitapları, oturma odası/yatak odası/tuvalet :)) kitapları... Hiç acımam ayırırım.

23 Ağustos 2012 Perşembe

bu iş zor yonca..

3 gündür mottom oldu. "Bu iş zor yonca".

Sevgili tosbağmı kastetmiyorum zira kendisi olabilecek en kolay bebek. Her anneye lazım Ulaş. Plaja iniyoruz Ulaş'ı babası ile birlikte çay bahçesine bırakıyorum tüm gün sesleri çıkmıyor. Uyuyor, oynuyor. Acıkmıyor bile. Zorla emziriyorum. Babası? Babası, takılıyor işte :)) Ben? Deniz, güneş, kum, kitap; bahtiyarım modeli...

Allahtan belanı mı istiyorsun derler adama dimi?
Ama işte kazın ayağı öyle değil.

14 Ağustos 2012 Salı

kayıp trimester biterken

Hamileyken hamilelik ve bebek konulu kitap, makale, vs okumamaya karar vermiştim. Büyük ölçüde kararımı uyguladım da sayılır.

Lakin "dervişin fikri neyse zikri de o olur" hesabı, kafam bunlarla meşgul olduğundan bir şekilde gözüme çarpınca okumadan geçemedim.

Bu süreçte fazlaca katılmasam da çok keyifli bir fikir okudum. Dr.Harvey Karp iddia ederler ki bir bebeğin doğum süreci 9 değil 12 ayda tamamlanırmış, yani doğduktan sonraki 3 ay da aslında zavallı bebişlerin anne karnında geçirmeleri gerekirken dünya üzerinde geçirmeye mahkum edildikleri "kayıp dönem- 4. trimester"miş.




6 Ağustos 2012 Pazartesi

ben "anne" insanı değil miyim?

"Anne" insanları vardır. Görür görmez tanırsınız. Çocuğuna aşıktır. Hayatı O'dur. Kendini onunla tanımlar. Sanırsınız ki anne olduğu gün doğmuştur. Ne kariyer, ne kişisel gelişim, ne kendini gerçekleştirme... Hepsi boş, hepsi anlamsızdır. Her şey çocuğudur.

"Anne" insanları vardır. Çocuğunun ne istediğini, neye ihtiyacı olduğunu, nesi olduğunu bir bakışı ile anlar.Gak deyince su, guk deyince yemek verir. Neresinin ağrıdığını, neden ağladığını şıppadanak anlar.

"Anne" insanları vardır. Geniş ve rahattırlar. Çocuğun sorunlarını çözer, yeni sorunlar kurgulamazlar. Kaygılarını yansıtmaz, olmayacak yere kaygılanmazlar.

"Anne" insanları vardır. Acıkmaz, susamaz, uyumaz, yorulmaz.

Hamilelikle, bebeğin rahme inişi ile iner kadına "anne" hali ve kalır ömrünün sonuna dek.

"Anne" insanları vardır, vardır elbette ben değilim galiba.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...