bir sürü haller içinde...

18 Ocak 2018 Perşembe

Günlük

Bir süredir günlük yazmaya başladım yeniden. Yani aslında olay şöyle başladı. Sigarayı bırakıp kilo alma korkusu ile baş başa kalınca, üstüne gelen kışla beraber her sene gerçekleşen 1-2 kiloluk artışı her sene olduğu gibi eyvahhhh şeklinde karşılayıp sigaradan mı acaba paniğini yaşamaya başlayınca dedim ki kendime "ne yiyorsun da alacaksın, korkudan yürümeyi,  merdiven çıkmayı arttırdın, tatlıyı hayatından çıkaramasan da gereksiz şekeri çıkardın, bu kilo kış kilosu gider (dürüst olalım zaten gelen de abartı bir şey yok :) ama madem öyle yaz bak"
Yaz bak kilo günlüğü ne yedim günlüğü. İşte böyle başladı yeniden kağıt ve ajandayla gerçek bir günlük tutma maceram :) Sonra bir baktım kilo ve yediklerim işin çok küçük bir parçası kalmış ve ben her gün yazacak duygular, düşünceler, olaylar bulur olmuşum :)
Blog yazma fikri başından  beri bir teşhir zaten bazı düşüncelerimi paylaşma, bazı yaşantılarımı kaydetme hali. Ama dürüst olalım kim burada her şeyi paylaşabilir ki.
Çocukluğumdan beri günlüklerimin başında bir not bulunur: Bu defter bana aittir ve iznim olmadan karıştıran dünyanın en terbiyesiz insanıdır. Ne caydırıcı bir uyarı dimi?:) O yüzden blog yazarkenki otosansürüm her şeyi herkes bilmemeli. Özel duygular, özel düşünceler var. E bunlar da insanın içinde kaldıkça şişiriyor ne yalan söyleyeyim bu günlük işi bu sebeplerle çok iyi oldu kendimi daha mutlu, daha rahat ve daha hafif hissediyorum. Valla :))

5 Ocak 2018 Cuma

çemberimde gül oya

Eveeeeet bir yılı daha bitirdik. Yepisyeni bir yıldayız şimdi. Yazılmamış şeyler yazmalı artık demiştim 20 yıl kadar önce. Sonra okudukça, yazılmamış şeylerin pek de olmadığını fark ettim ve benim söyleyeceklerimi benden önce söyleyenlere kızmamayı bile öğrendim zamanla :)
Sonra baktım dünya saçmalıyor, kendime bir çember yaptım ve orada yaşamaya başladım, dedim çember benim istediğimde genişletirim. Ama öyle olmadı, bir gelenle 3 çıktı ve benim sevgili, güvenli, huzurlu çemberim daraldıkça daraldı.
Sonunda öyle bir noktaya geldim ki çember dışındaki konuşmaları, esprileri, kaygıları anlamaz oldum. Hatta tahammül edemiyorum bazı diyaloglara. Sonra diyorum "heee insanlar sana bayılıyor da" Öyle işte. Sonuç olarak kendi kendime aynı çemberde yuvarlanma hali artarak devam ediyor.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...