bir sürü haller içinde...

28 Temmuz 2015 Salı

allahım sana geliyorum

Bu başlığı atalı bir kaç zaman oldu aslında.. Ancak başlığı atmamla bir anda Ulaş hallerinde ani bir değişim olunca yazıyı yazmadım.. Amaaaa..

Aradan bir ay geçmedi ki aynı sendromun içindeyiz yeniden.. Adını koyamadığım şeylerden zaten hoşlanmıyorum, bir de anlayamadığım bir kriz halleri iyice zorluyor beni.. Ciddi sabır zorluyor ki hep söylerim sabır sahip olduğum meziyetlerden biri değildir-yada değildi demeliyim galiba zira Ulaş'la birlikte bu konuda epey yol aldım sanırım. Kendime şaşacak kadar sabır gösteriyorum bu krizlere..

Cumartesi sabahı başladı kriz özel programı.. Sürekli bir mızıldanma, gözümün içine baka baka yapma dediğimi yapma, ağlama.. Ama dozu çok yüksek değildi.. Tolare ediliyordu.. Öğlen uykusundan sonra zaten gezme falan günü kazasız belasız bitirdik..

Ama pazar çok zorlayıcı bir gün oldu.. Daha sabah kahvaltısında başlayan mızıldanma ve huysuzlanma tüm iyi niyetime karşın -laf olsun diye demiyorum, tüm sabrımla adama balkonda havuz yaptım, parka götürdüm ve söz vermiş olduğum oyuncağı aldım- tüm gün ve gece bitmedi.. Bir çocuk bütün gece uyumaz mı?? Uyumadı.. Kalkıp kalkıp yeni oyuncağını seyretti, uykulu uykulu bıdırdadı..

Böyle zamanlarda hep sorguluyorum, farklı ne oldu diye? Zira Ulaş huysuz bir çocuk değil.. 2 yaş, 3 yaş, sendrom mendrom halledilmeyecek şeyler değil.. Tamam kural bozmak istiyor, tepkimi ölçmek istiyor yapma dediğimi yaparak, beni deniyor.. Ama bu sürekli mızmızlık ve yapışıklık hali başka bir durum.. 

Bu şekilde davranarak bana bir şey anlatmak istiyor ama ne? İlgi ihtiyacı mı, daha fazla birliktelik isteği mi? Yoksa başka bir şey mi? İşte bu anlayamamak beni sinir ediyor..

Sarılıyorum, konuşuyorum.. Sanki bir yeri acımış gibi davranıyorum böyle zamanlarda.. Kendimi de sürekli teskin ediyorum: geçecek, geçecek..

Ama çok zorlanıyorum.. Sabır oyunları bana göre değil, hiç değil..

7 Temmuz 2015 Salı

dilli düdük #8

Ulaş son dönemde iyiden iyiye dillendi.. Dilin kuralları ve kelime hazinesi anlamında söylemiyorum bunu.. dil canbazlığı, oyunculuk anlamında söylüyorum.. Durup durup anne sen çok güzelsin diyor mesela.. Anne sen çok güzelsin.. Babası kıyafetimi beğenmedi örneğin, Ulaş güzel olmamış dimi babacım? diyerek yanına yandaş arıyor.. bizim tosbağ duruşunu bozmuyor, hayır annem çok güzel.. Geçen anneannesi geldiğinde de anne sen çok güzelsin anneannem de çok güzel.. diyerek ikimizin de gönlünü alacak kadar da centilmen.. sen daha güzelsin dediğimde de ıı-ıhh ben çirkinim diyip iltifat düzeyini artırmamı bekliyor-ya da çocuğu çirkin diye sevmenin sonucu da olabilir :))

Düğüne gideceğiz. Giyindik süslendik.. Yine iltifatlar iltifatlar.. Ancak bir anda anneannem gibi olmuşsun diye bir söylem.. Allaam yaşlandın mı diyor bu çocuk bana diye dertlenerek.. Niye öyle düşündün? dedim: buj sürmüsün anneannem gibi olmuşsun (annem rujsuz sokağa çıkmazgillerdendir de)

Bu aralar biraz biraz ingilizceyle muhattap ediyorum tospiği.. Sayılar, şarkılar falan.. O da saymaya başladı tabi.. Babaannesi ile merdiven çıkarken merdivenleri sayıyorlar. babaanne ingilizce saysana, bilmiyorum, sen bişey bilmiyosun, git dedem gelsin.

2 Temmuz 2015 Perşembe

tatil sonrası

Haziran karmakarışık, pürtelaş bir ay oldu benim için.. Tatile çıkacağım için işleri toparlama telaşı bir yana okulla ilgili çıkan saçma sorunları çözmek ve peşi sıra gecikme nedeniyle beklemediğim ve yeterince hazırlanamadığım bir sınava girmek oldukça yorucu ve stresli bir süreç oldu.. Çalışmaya başladığımdan beri ilk defa keyfiyet harici eve iş getirdim.. (Evet Ulaş doğmadan önce ayy evde yaparım deyip keyfen eve iş getirdiğim olmuştu :)) Üstelik bir tarafta okulla ilgili çalışmalar bir tarafta işle ilgili konular arasında bal arısı gibi bir oraya bir buraya dönüp durdum.. Velhasıl haziranın iki haftasına sıkışmış bu yoğun sürecin bitiminde üçüncü haftayı havuz başında kafa dinleyerek geçirme umuduyla atlattım.. (gerçi gelen birkaç maille biraz gerilsem de genel olarak kafa boşalttığım bir dönem oldu)

Bu yıl tatilde özellikle çok eğlendim.. HAyırrrrrr.. Eskisi gibi diskolarda, barlarda falan değil, Ulaş'la hatta Ulaş'ı izleyerek.. Onun yabancılarla iletişim kurmasını, ortamı kendine göre şekillendirmesini, suyla, oyunla, insanla, çiçekle, böcekle, dünyayla temasını izlerken; korktuğum, endişelendiğim, gururlanıp sevindiğim anlarla beraber kelimenin tam anlamıyla eğlendim..



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...