bir sürü haller içinde...

12 Haziran 2013 Çarşamba

bir pazar gezisi olarak GEZİ ve sonrası

Pazar günü dedik çoluk çocuk bir gezelim...

Geziye gidelim..

Evet başladığım gibiydi hislerim..

Bak evladım bunlar direnişçi, bak bunlartepki verebilenler şeklinde bir gösteri gezmesindeymiş gibi hissettim.. :))

İnsanlar polis şiddetine, gaz bombardımanına maruz kalmışken, orada gezmek, hımmm şeklinde inceler gibi, aaa insanmışlar ama diye bakar gibi, kazayı izleyen, reality şovları izleyen insanlar gibi hissettim kendimi..

Bir de barikatların önünde fotoğraf çektirenleri gördükçe sinirleneyim mi, güleyim mi bilemedim...

Her şeyin ve herkesin olduğu bir ortam... Derdi olan herkes anlatma peşinde... Derdi olmayanlar da...

Kendimi kötü hissettim sadece...

7 Haziran 2013 Cuma

bilmediğim yer

10 gün oldu...

Polis şiddeti, polis şiddetini göstermeyen/gösteremeyen tvler, interneti kapatırız, sizi boğarız söylemleri..

Baskı, baskı ve daha baskı...

Ama bir ülkenin yöneticileri stresi, huzursuzluğu azaltmaya çalışır... diye bilirim ben..

Bu korku neden?

Korku saldırganlaştırır insanı... Bu saldırganlık niye?

Biz korkardık (açık ve net). Öyle büyüdük çünkü. Aman olay olur, polis gelir... kaç ya da saldır...

Bunlar öyle değil... Ezberi bozdu bu 'çocuklar'... Hepimizin ezberini. Herkesin elinde telefon iletişim yok aralarında derken "biz counterstrike da polise saldırdık bununla korkmayız" "biz sinek ilacı aracını kovaladık senin gazın ne" diyorlar. Meğer bir işlevi varmış telefonlarının, bilgisayarlarının, meğer dertleri farklıymış bunların.. Bizimle aynı dertten muzdarip değillermiş yalnız...




5 Haziran 2013 Çarşamba

31/05

Hayatımda İstanbul'da olmadığım/olamadığım bir hafta sonuna bu kadar üzüleceğim aklıma gelmezdi....

İstanbul'u sevmem... İstanbul'da yaşamayı hiç hiç sevmem...

Geleneksel, göreneksel adetlerin bahanesiyle ufak çaplı bir tatil de olsun diyerek gittik Altınoluk'a Önder'in kardeşine kız istedik...

Ama...

İnternetle geçen bir hafta sonu oldu...Televizyonlarda hiçbir şey olmadığından yaralı ve göz altına alınan arkadaşları, onların peşinde koşturan doktor ve avukatları ancak telefon başından takip edebildik...

Herkes ben ne yapabilirim derdine düşmüşken, hiçbir şey yapamamanın çaresizliği içinde elde telefon oturup kaldık....

Ne desem ki...

Bu da oldu...

Umut var demek ki hala...

(bu arada bu hafta hiç vakit bulamıyorum iki satır yazmaya, yoksa çapuldayasım var ama)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...