bir sürü haller içinde...

31 Mart 2015 Salı

haberler, okumalar, entellikler

Bu yazmadığım sıralar kültür mantarlığında tabiki de en faal olduğum alan okuma.. Ardarda epey kitap bitirdim bu ara..

Vedat Türkali- Bitti bitti bitmedi.. anlatmak istediği bir derdi olan (hatta birden fazla derdi olan) bir kitap olmasına karşın sanki anlatıma değil de bu dertlerine odaklanmış, bir yere varmayan, didaktik ve -bence- düşündüğünü dayatan bir romandı.. Ermeni sorunu, kürt sorunu, 80 darbesi, Erdal Eren, idamlar, işkenceler, ölümler...ölümler...ölümler.. Ama sevemedim kitabı.. Tezlerinden ötürü değil açık ve net.. Bir roman değil de bir tarih kitabı, bir seminer kitapçığı okuyormuşum gibi hissettim kendimi.. Sonunda da hiçbir şey hiçbir yere bağlanmadı gibi geldi.. Pek çok kitabını çok sevmişimdir V. Türkalinin ama bunda bir türlü içine giremedim öykünün.. Sürekli bir şey olmasını bekleyip hayalkırıklığı ile bitirdim.. Sanki sadece ermeni soykırımı vardır, bunlar hepimize neler ettiler demek için yazılmış gibi geldi..

Öyküsevmezliğimden ötürü daha önce Mine Söğüt okumamıştım.. Bu sebeple okuduğum ilk kitabı beş sevim apartmanı oldu.. Bir miktar bit palas'ı ve Elif Şafak'ı hatırlatsa da bir romandan çok içiçe geçmiş öyküler gibi gelse de çok eğlenceli ve keyifli bir okumalıktı.. Dil sade ve sürükleyici, öyküler etkileyici ve eğlenceli idi..

27 Mart 2015 Cuma

kültür mantarı

Bu ara hiç yazasım gelmiyor.. Saçma sapan geçiriyorum -daha doğrusu öldürüyorum- zamanı.. Bahar yorgunluğu desem değil, yorgun değilim zira, sadece bir isteksizlik.. bir keyifsizlik hali.. Tabi bir sürü saçma sapan şey oluyor.. Amaaaaan..

Bu ara ne yaptık?? Tabi ki kitap okudum bolca.. Bir de sıradışı olarak adlandırabileceğim bir şekilde sinemaya gittik :))

Gidiş şeklimiz değil, gidebilmemizdi sıradışı olan.. Hem de iki hafta üst üste :))) Daha ne kadar sırıtabilirim bu duruma bilmiyorum ama bildiğim parantezler yetmiyor, düşündükçe :))

18 Mart 2015 Çarşamba

dillidüdük #6

BJK forması ile takılıyor, anne biz kartallıyız deyip duruyor, ben de evet annecim kartallıyız diyorum.. Sonradan peki dedim baban gelince ne diyeceksin, fenebahçe niye? mutlu olsunnnn

Bana söz verip tutmaya tutmaya en sonunda cinlerimi çıkardı.. Kitap okuma seansı bitip yatağa yatırdıktan sonra masal anlatayım mı sana dedim ve yalancı çobanı anlattım.. Ertesi gün araba broşürü inceliyip bundan yalancı çobanı okuyor.. Parmakları ile yazıları takip edip, çoban herkesi kandırmış.. 6 (fiyatlarda yazan sayıları da işe katarak) gün kandırmış, 5 kişi gelmiş :))

Bu aralar rol playinglere taktı.. Evde kendi kendine tiyatro çevirip oynuyor.. Yeni oyunu ben baba oluyorum, Önder anne.. Önder'e anne?? diyor Önder aşkım diyor Ulaş'tan cevap ben Ulaş'ım baba değil.. :))

Masada sohbet ediyoruz, bir şey istedi tamam aşkım, ben aşkın değilim, kim aşkım? babam, senin aşkın kim? durdu dudakları büzüp omuzları kısarak bilmiiimmm:))




6 Mart 2015 Cuma

Ennn

Bir süredir bizim evde dördüncü biri var.. Kendisini biz hiç görmedik ama Ulaş sıklıkla ne yaptığını, nerede olduğunu bildiriyor da haberdar oluyoruz kendisinden.

Bir gün geldi, anne bak arkaaşım dedi, aylaar önce.. Öncelikle anlamak için hımm öyle mi adı ne arkadaşın diye sordum.. Enn dedi.. Bir süre ennden ses seda çıkmadı.. Tabi ki kendi kendine oyun oynarken kendi kendine konuşuyor ama, öyle biriyle konuşur gibi değil, daha çok oyuncakları falan konuşturuyor..

Arada bir enn de yesin, enn uyuyor falan diyor.. Ama yok canım diyorum, farkındayım aslında..

Sonunda kabul ettim Enn'in varlığını.. Enn... Ulaş'ın arkadaşı..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...