bir sürü haller içinde...

7 Kasım 2014 Cuma

duygu biraz duygu

Üniversite'deyken almayı çok isteyip de başka-daha çok istediğim- bir dersle çakıştığından alamadığım bir ders vardı EMOTİONS.. Gerçi derse girenlere sormuşluğum, birkaç şey öğrenmişliğim vardı ama, tabiki de yeterli değildi.. (evet manyak bir öğrenciydim ben-hala öyle ya- başka okullarda derslere girdiğim bile olmuştur, inek mi yok canım :))

Neyse 8 duygu grubu temel duygular falan az çok anlattı arkadaşlar sağolsun..

Ama bir deste hocamızın anlattığı bir şey vardı ki hiç unutmam.. Şu an ne hissediyorsunuz? diye sormuştu.. Sabah dersiydi. açtım, sigarasızdım, uykum vardı.. Aklımdan bunlar geçti yalnız.. Hoca cevap vermemizi istemedi ama o bizim yerimize cevap verdi: açım? uykum var? sıkıldım? Gülerek onayladık sınıfça.. Hoca durur mu yapıştırdı cevabı :) BUNLAR DUYGU DEĞİL!!!! Biz duygularımızı tanımlamayı, ifade etmeyi pek de bilmeyen bir toplumuz..

Mesela; çok sevdiğim bir oyun vardır toplu taşımalarda oynadığım -kitabım bittiyse, yada okuyamayacak kadar yorgunsam- ne hissediyor?? Karşımdaki insana bakarım ve ne hissettiğini anlamaya çalışırım.. Evet uykusuz, evet sıkılmış, evet yorgun.. Ama mutlu mu? üzgün mü? korkuyor mu? Bazen kolay oluyor da, çoğunlukla -uykulu, yorgun bir yüzde- zor oluyor..

Bazen de kendi içime dönerim.. Ne hissediyorum? Enderen içimde hüzünlü bir sıkıntı olsa da çoğunlukla mutlu cevabını veriyorum kendime.. Ne mutlu bana :)) Ve mutlu olduğumu düşündüğümde daha bir coşkulanıyor içim.. Kıpır kıpır bir kelebek havalanıyor midemden :))

Ama bir insana sorun, şimdi yanınızda oturana, eşinize, dostunuza.. Hadi bir sorun bakalım ne hissediyorsun diye.. Bakın bakalım ne cevap verecek? Ya şaşkınlıktan donup kalır, (neden sordu ki şimdi bunu?) ya yanlış ifadeler, düşünceler, olgular sıralar.. Gerçekten bir duygu ifade eden çok azdır..

Neden peki??

Aslında çok basit bir nedeni var bunun.. Cevabı soru olan bir neden: Çocuğunuza soruyor musunuz ne hissediyorsun diye?? Duygularını ifade etmesini destekliyor musunuz? Yoksa küçümsüyor musunuz ifadelerini? Aaaa korkacak bir şey yok, aaa ağlayacak ne var ki? çocuklar öyle demez, çocuklar üzülmez, blablabla..

Size ne yaptılar çocukluğunuzda? İfade edebildiniz mi duygularınızı? Yoksa çocukların üzülmeye, korkmaya, coşmaya hakkı yok muydu?? Gelen misafir sizinle dalga geçtiğinde ona özgürce sana kızdım diyebildiniz mi?

Dün Ulaş kuzenini sordu.. Bebe nerde? annesinin yanında. çok öcyediii!!! Önce anlamadım.. Yeni bir ifadeydi ve duygularını tanıması -hayır, daha doğrusu, adlandırması için biraz erkendi.. Sonra şaşırdım.. Tamam haftaya gideriz o zaman dayıya görürüz bebeği olur mu?? Oğdu!!! :))

Aslında daha çok Önder'in yaptığı bir şey var.. Sanırım bu etkili oluyor Ulaş'ın duygu ifadelerine böylesine erken başlamasında.. Mutlu musun babacım? diye soruyor, bunu coşmuş dalgalanmış görünce.. Ne hissediyorsun diye soruyor.. Ben de daha çok kendi duygularımı anlatıyorum ona.. Beni ağlarken görürse mesela üzgünüm annecim, eve geldiğimde seni çok özledim.. Ani bir sesle sıçradığımda korktum.. (gerçi korkuyu fazla kullanmamaya çalışıyorum ama o da lazım :)

Aslında bu kişisel gelişim zırvalarının -kusura bakmayın valla- meditasyon vs olaylarının, tüm psikolojik şarlatanlıkların bu kadar büyümesinin altındaki en önemli öğe duygularımızı tanımlayıp, ifade edemememiz.. Anlayamadığımız, tanımlayamadığımız bir şeyler dönüyor içimizde.. Ve biz bunları ifade edemeyerek boğuluyoruz.. Bence!!! Sonra kitaplarda arıyoruz ne hissettiğimizi, başka yollarla boşaltmaya, içten dışa olan bir şeyi (bence, yoksa çeşitli teoriler var duyguların oluşumuyla ilgili) dıştan içe, yapay bir şekilde üretmeye çalışıyoruz..

Ben mutluyum!!! Hadi sorun siz de kendinize, çevrenizdekilere..

İyi hafta sonları!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...