bir sürü haller içinde...

5 Mayıs 2014 Pazartesi

eski kitaplar güzeldir

Yeni bir kitap aldığımda ilk ben okuyayım, kapağını ilk ben açayım, o kokuyu doya doya içime çekeyim isterim.. Snıfff snıfff şeklinde okurum kitabı.. Bayılırım yeni kitap kokusuna..

Hiç alışkanlığım değildir sahaflardan kitap almak.. Sadece bulamadığım birkaç tez için gerekli kitabı almışlığım vardır o kadar.. Eski kitaplara yakınlığım babamın kütüphanesindendir.. Altı çizili satırlarla, yanlarına aldığı notlarla onun yorumlarını okumak kitabı daha bir anlamlandırır ama tanımadığım insanların yorumlarına aynı sıcaklıkla yaklaşıp yaklaşamayacağımdan emin değilim açıkçası..

Evde Önder'in kütüphanesinden gelen kimi kitaplarda var böyle tarihler, çizgiler falan.. Nicedir kütüphanede duran Erdal Öz- Yaralısın'ı sonunda okumaya karar verdiğimde kitabın perperişan hali gözümü korkuttu doğrusu.. Her çevirdiğim sayfa bağımsızlığını ilan ediyor, kapaksa ayrı bir bölgede ikamet ediyordu :)) İçimdeki onarıcı devreye girdi hemen kitabı ciltleme savaşımı bir parça karton ve biraz yapıştırıcı ile başlattım.. Velakin kendi silahlarım tarafından vurularak ellerim yapışkan içinde kapağın ve sayfaların bağımsızlığını kabul etmek zorunda kaldım :)




Kitabın kapağında 1987 yazıyor zaten, ben daha okumayı öğrenmeden birileri almış ve okumuş kitabı.. İçinde altı çizili satırlardan anlaşıldığı üzere tekrar ve tekrar.. Kimdir nedir ne düşünmüştür kitabı okurken merak ettim doğrusu.. Neden bu satırı çizmiş de bunu değil, diyorum kendi kendime.. İşte bu yüzden sevmiyorum eski kitapları.. Başlıyorum senaryo yazmaya, altı çizili bir satırda takılmaya.. Dikkatim dağılıyor.. Bilsem kimdir yazan, düşünen değerlendiren bir nebze yorumlarımı ve senaryolarımı daraltabileceğim, babamın kitaplarını okumak mesela.. Kitabın verdiğinden fazlasını alıyormuşum gibi gelir bana.. Hayatta çıkaramam bir kişinin o kişi olduğunu yanında yazmasa belki.. Ama bir yabancı o kadar sonsuz ihtimal ki.. Kadın mı erkek mi, öğrenci mi, memur mu?... Sonsuza kadar gidiyor sorgulama.. Önder'den ya kitap kimin bu diyorum cevap bilmem.. Kimbilir kimden çaldı :))

Bir de kitap altı çizmeyi anlamıyorum.. Şiirlerde tamam bir dize daha ağır basar bazen.. Açıp da o dizeyi görmek keyif verebilir.. Ama bir romanda satır altı çizmek nhe anlama gelir hiç anlamam.. Belki de ders notu çizip yazıp çalışan bir kişi olduğumdan, romanı böyle okumak dikkatimi dağıtıyor, sanki ders çalışıyormuşum gibi hissetmeme neden oluyor..

Gerçi kitap şiir tadında, çizene de hak vermeli.. Ve yine içimde bir hayıflanma, neden daha önce okumamışım ki...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...