bir sürü haller içinde...

30 Mayıs 2014 Cuma

söz vermek....

Söz vermek başka bir şeye benzemez derler ya :)) Kesinlikle doğrudur. Hayatta zaten en önemsediğim şeylerden biridir söz vermek ama çocukla olan ilişkide söz verme çok daha büyük anlam ve önem taşır.

Artık anne baba olup da bunu bilmeyen yoktur diye düşünürken tekrar tekrar karşıma geldiğini gördükçe sinirlerim zıplıyor.

Bilsek de fazlaca uygulayamadığımız, aman çocuk ne anlar dediğimiz bir durum oluyor çoğu zaman çocuğa verilen sözler. Anlık paça kurtarma stratejileri kapsamında, hatta daha ağızdan çıkması tamamlanmadan bir twitin şaşkınlığında unutulmaya meylediyor.

O kadar önemli ki aslında.. Çocuğun güven algısı üzerinde tam performans rol oynuyor..

Yetişkinler her söze inanmamayı, sorgulamayı bilir. Sözlerin unutulabileceğini, tutulamayabileceğini düşünebilir. Ama çocuklar için söylenen her şey çok değerlidir. Hele ki temel güven nesneleri -ebeveynleri- tarafından veriliyorsa...

Çocuklara verilen sözler ilişkinin kalitesini, güveni ve inandırıcılığı besler.. İyi/kötü söz söyleniyorsa tutulmalıdır. Bu sebeple akla gelen her şey ağızdan çıkmamalıdır..

Sadece ödül olabilecek, keyif alacağı sözlerden de bahsetmiyorum.. Döverim diyorsan (yolda en sık duyduğum cümle) döveceksin ;) Yani tabi çocuğu dövmeyeceksin ama o lafı da etmeyeceksin.. Ceza da ödül de yapılabilecek şeyler olmalı.. Çocuk da amaaaan hep diyor bir şey yaptığı yok algısı oluşmamalı..

Bu yazı nereden aklıma geldi? Geçen biri şaşırdı, ben üçe kadar sayıyorum yanıma gel lütfen dediğimde, Ulaş'ın önce saymayı durdurma şımarıklığı yapıp peşi sıra iki dediğimde yanımda bitmesine.. Çünkü biliyor, o kadar iyi biliyor ki o üçte yanımda olmazsa ben onu alırım ve eve götürürüm :))

Bu kadar yazıyorum ama beni de şaşkınlığa sürükleyen bir şey oldu bir süre önce.. Ulaş'a doğumgününde gelen oyuncakların bir bölümünü sakladım.. Ama sakladığımı gördü ve ısrarla kutu içindeki bir oyuncağı istiyor, yatma vakti gelmiş olacak şey değil.. Annecim şu an değil syarın verecem oynayacağız dedim.. Sabah gözünü açar açmaz onu soruyor.. Valla bu kadarını beklemiyordum. Gece yatar unutur diyordum. Neyse aldık baktık ki içinde küçücük parçalar var.. Ben işe gidecem annecim bu kaldırıcam akşam ben geldiğimde inceleyecez ve beraber oynayacağız dedim.. Tabi ki bağırdı çağırdı, söz veriyorum dedim ama o hemen istiyor tabi.. Neyse uzun sürmedi fazla ben çıktım.. Akşam kapıdan girdiğim gibi bana oyuncağı söylüyor.. Evet söz sözdür.. Ellerimi yıkamadan aldım verdim oynadık, güvenli hale getirip (küçük parçalar çok da elzem değilmiş oyun için) verdim eline.. Unutur çocuktur, geçer diyenlere bir küçük hatırlatma.. Unutmuyorlar.. Sizden her daim verdiğiniz sözleri tutmanızı, güvenilir olmanızı bekliyorlar.. Söz vermek de şart değil ki, vermeyin.. Ağlaması geçer ama size olan güvensizlik iz bırakır..

Sonra ondan sözünü tutmasını, dürüst olmasını nasıl bekleyeceksiniz durumu da değil.. O da var da, bence o arka planda.. Asıl önemlisi çocukların hayatlarında düzen ve güvenlik ihtiyacında olmaları.. Değişimlere aslında bizlerden daha kolay adapte olsalar da, çevrelerindekilerden ne bekleyebileceklerini bilmeye gereksinim duymaları, neden sonuç ilişkisini kurabilmeleri dünyayı anlamaları için de gerekli, sürekli bir kaos içinde büyüyen bir çocuğun anlayacağı tek şey kaostur.

Biz onların sahibi değil rehberiyiz.. Kendi yanlışlarımız da var tabiki.. Evet her zaman sözler tutulamayabilir.. Bizim de beklemediğimiz şeyler olabilir.. Gitmeye söz verdiğiniz dükkan/park/oyun yeri kapanabilir, arkadaşı evde olmayabilir, program başka bir saate alınmış olabilir.. Ya da çok daha basitinden başınıza korkunç bir ağrı saplanabilir.. İş yerinden çıkamayabilirsiniz. Her şey her şey olabilir.. Burada temel durum, bunu çocuğa açıklamak, net ve anlaşılır şekilde.. Telafi edileceği güvenini vermek. Zaten çocuk size ve sözlerinize genel olarak güven duymuşsa bu istisnalar da anlaşılır ve kabul edilir olacaktır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...