Bir anda suya değiyor ayaklarım.. İş, ev, Ulaş... Sorumluluklar, sorumluluklar, sorumluluklar.. Yapılacaklar, görevler, mecburiyetler.. Keyiflere daracık zamanlarda, kısacık anlar yaratmak.. Bir kahve içmek, iki satır okumak için, otobüs saati beklemek.. Sinemaya aylarca gidememek, barları zaten unutmak..
Ve bedenimin artık pek çok şeye isyan ettiğini hatırlamak.. İki saat az uyumanın gün boyu etkisini hissetmek..
Ve suçluluk... Bugün yeterince oynayamadım çocukla.. TV izledi, parka götürmedim, masal anlatmadım, sabır göstermedim, kızdım, bağırdım, üzdüm..
Yetişmeyen ve biriken işler, yıkanmayan çamaşırlar ve tüm bunların üstüne okumam gereken makaleler, yazmam gereken proposallar..
Yeniden öğrenci olunca, öğrenci sorumsuzluğum geliyor ruhuma.. Öylesine bir yanılsamaya giriyorum.. Kantinde iki saat laklak edip zamanı unutacağım hissine kapılıyorum..
Ama olmuyor tabi.. Hepsi ilüzyon..
Ben öyle keklik gibi seke seke okula giderken, arkamdan kovalayan iş-güç artık iyice daraltıyor zamanı.. İşe yetişmeli, raporlar yazılmalı, ordan koşa koşa eve, Ulaş'a o uyuyunca biraz okuma yapmalı.. Uykuya yeniliyor zira beden, çok da geçe kalmamalı..
Her şeyin üzerine bir de öğrenci sorumluluğu..
Kaşınıyor muyum ne??
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkürler....