bir sürü haller içinde...

28 Nisan 2014 Pazartesi

hayvanlar ve çocuklar..

Çocuklar hemen her şeyi ebeveynlerinden öğrenir.. Bilmedikleri bir ortama girdiklerinde, bilmedikleri nesnelerle karşılaştıklarında ilk önce onlara bakarlar ne tepki veriyor diye.. Verilen tepki, çok göstermeden de olsa, fark ettirmeden de sanılsa o duygu paratöneri yaratıkta yönlendirme yaratır.. Hele korku!!! Zaten bilinmedik durumda korkuya programlı sistem, bir de güven duyduğu kişinin korku tepkisi verdiğini görünce anında taklit eder..

Ben hayvanlardan korkan biri değilim. Hatta bazen temkinsiz olduğum bile söylenebilir.. Lakin çocuk işin içinde olunca, insan onun için tepki vermeye başlıyor, kendinden ziyade..

Bizim oğlan da anası gibi hiçbir hayvanı ayırt etmeden atlıyor üstlerine, ki bu durum son zamanlarda beni biraz endişelendirmeye başladı..

Hayvanlardan korkmasını istemem, sevsin tüm varlıkları.. Ama her kedi/köpek de o kadar güvenli değil.. Hele bizimki gibi canhıraş saldırarak sevince.. Seviyor, okşuyor, karşısına geçip konuşuyor.. Hem komik hem de endişelendiriyor insanı..



Valla onlara yaptığını bana yapsa Ulaş yer patiyi ağzının ortasına.. Ama zavallı hayvancıklar hiç tepki vermiyor..

Hayvancağızların da incinmesini istemiyorum bir yandan.. Zira tosbağ ayarını kaçırıyor bazen.. Seveyim derken, hayvanı mıncıklıyor, eliyle tutamazsa tekme savuruyor..

Aslında öğrendi zarar vermemeyi.. Çiçeklere de hayvanlara da.. Çimlerde takılırken (ki çimlere basmama olayına külliyen karşı bir anne olarak çocuğumu çimlere salarım, arkadaş o plastik kaydıraklarda bile elektrik doluyor çocuklar nerde atacaklar bunu, bu kadar pahalı bi şey mi bu çim dediğin) çiçeklerin etrafında dolaşıyor, arasından geçerken bana soruyor, geçilir mi geçilmez mi diye...

Ama hayvanlara karşı biraz daha haşin.. Severken heyecanlanıyor, hayvancağız da kıpraşıp durdu mu, bizimkinin sevinci zavalcığa mıncıklanma olarak geri dönüyor.. İşte o anlarda yüreğim ağzıma geliyor.. Şimdi tırnaklayıvericek, ısıvericek diye dikkatini nasıl başka yöne çeksem de ortamdan uzaklaştırsam diye taklalar atmaya başlıyorum..

Velakin geçen bir kedicik kızdı sonunda bizimkine, döndüğü gibi saldırdı bacaklarına.. Tabi bizim tospik uyarıyı anlamadı, kaçan hayvanın peşinden koşturup duruyor.. Ben de onun peşinden, annecim sıkıldı kedi, hadi biz salıncağa gidelim.. Bir diğeri de eline patisiyle indirdi tokadı, tospik gülüyor.. Kızdı sana diyorum oralı bile değil, geçmiş hayvanın karşısına konuşuyor.. İkna edecek aklı sıra :)) Bazen Ulaş'ı gördükçe tinytoons daki elmyra geliyor aklıma.. :))

Ama hayvanların da çocuklara karşı çok daha toleranslı ve anlayışlı olduğunu düşünüyorum.. Tabi güvenmemek lazım ama, hayvan canı da yansa ona zarar verecek tepkiler vermiyor çoğunlukla.. Sadece uyarı tepkileri..

Hayvanlardan korkan anneler için durum daha zor ve karmaşık.. Çünkü bir taraftan da kendileri ile mücadele etmeleri, korku tepkilerini göstermemeleri gerekiyor.. Fobik düzeydeyse daha da zor.. Yenmek şart.. Zira çocuk tüm tepkilerini onları kopya ederek ediniyor..

Ben Ulaş'ı korkuyla hiç tanıştırmamaya, hatta yanında korku sözcüğünü bile kullanmamaya çalışıyorum.. Ama yaş büyüyüp hayal gücü genişledikce ve sosyal ortamlara girip diğer insanların söylem ve tavırları ile muhattap oldukça bu güçleşiyor..

Örneğin geçen evde çizgi film izlerken kocaman bir karınca çıkmış ekranda.. Bizim tosbağ irkilmiş.. annem dikkatini dağıtsa da aklı orada kalmış tvnin yanından koridora geçmek için annemden yardım istemiş, annem oyalanırken (kendi yapsın diye) koşa koşa geçip ösür taraftan sevinç nidaları atmaya başlamış :)) Ve annem bunu bana anlatırken, dudakları ile sessiz bir şekilde korktu dedi.. Ulaş'tan tekrar sesli oldu: korktuuu!!!

Velhasıl tanışıyor korkuyla tabiki.. Bütünüyle uzak tutmak mümkün değil.. Ancak bunu yenmesi için de zaman tanımak gerekiyor.. Hemen orada hazır bulunmamak ama gerekirse bulunabileceği güvenini vermek .. Bir taraftan hayvanları sevmesini sağlamak, bir taraftan temkinli davranmayı öğretmek.. Çok zor çok..

Şahsen kendi adıma yöntemim dikkat dağıtmak, uzaklaştırmak ve rahatsız oluyor'larla oradan uzaklaşmasını sağlamak.. Ama hayvanlarla temas etmesini de sağlayarak.. Ve de üstelik öyle şeker ki.. Elindeki elmayı suyu hayvana uzatıyor, karşısına geçip bıdıbıdı laf anlatıyor.. Onu öyle seyretmek de ayrı bir keyif.. :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...