bir sürü haller içinde...

4 Eylül 2013 Çarşamba

bodrum bodrum


Ailece ilk tatilimiz olacaktı. Sadece üçümüzün 7/24 birlikte olacağı tam bir hafta. Ulaş'ı postalayıp kendimize "özel" zaman ayırabileceğimiz bir anneanne/babaanne tampon bölgesi olmayacaktı. Koca kış çalışmıştık, dinlenmek hakkımızdı. Yoksa Ulaş'ı bırakıp mı kaçmalıydı?? Ama hayır!!!!

Ben Ulaş'ı hayatımıza düşündüğümüzden beri, daha doğrusu hayatımıza bir çocuk düşünmeye başladımızdan beri bir teori geliştirmekteydim... Belki de bir hayal :)) ÇOCUĞU HAYATINA ENTEGRE ET!!!

Benim hayatım fazlaca değişmemeliydi ki strese girmeyim. Ama onsuz bir zaman dilimi de ona ihanet gibi geliyordu. Ki benim gözümde bağlanmayı ve güveni de olumsuz etkileyecek bir durum bu.. En azından 3 yaşa kadar.. Ayrıca onu biz seçtik hayatımıza. Ona fazla da söz hakkı tanımadık bu konuda ;) Onun en önemli ve en doğal hakkı bizimle vakit geçirmek. En temel ihtiyacı. Hele 24 saat bir arada olabileceği bir zaman dilimi...

Velhasıl tüm korkuları, endişeleri bir kenara bırakarak, tabi ki heyecanla hazırlandık bu yolculuğa..

Ulaş'a, onun uyum becerisine güveniyordum. Bize güveniyordum.. Ve güvenim boşa çıkmadı.

Ne uyku, ne yemek düzeni değişti.

Öğlen 12 dedin mi yoğurdunu yiyip arabasında uykuya daldı. Akşam 9'dan sonra uyku işaretlerine başlayıp, anne babasının onu eğlendirme konusundaki azmini göz önüne alarak mini diskoda biraz zıpladıkladıktan sonra yine arabasında uykuya daldı.. Ve anne babasının uyku saati/ keyfi gelinceye kadar havuz kenarında içki içip sohbet etmelerine fırsat tanıdı. Uykusundan da ödün vermeden...

Duş saati değişti, okuma saati değişti.. Yemek saati bile değişime uğradı.. Ama hayır Ulaş huysuzlanmadı...

Çoook güzel bir hafta geçirdik.. Sadece biz olarak. Anne, baba, çocuk çekirdek ailesi olarak..


Ayrıca bu 7/24 birliktelik hepimize çok iyi geldi. Sakinleştik, dinlendik, birlikte olmanın anlamını belki de yeniden keşfettik.. Ulaş'la ve birbirimizle uzun sohbetler ettik. Bol bol yüzdük.. Bolca kucakladık Ulaş'ı, bolca öptük, sarıldık.. Birlikteydik ve bundan daha önemli bir şey yoktu. Ne Bodrum'a bir kere bile gitmeden dönmenin, ne diskoların, barların, ne de afilli kokteyllerin :))


Ulaş özellikle babasını taklit etme, rol model alma konusunda epey yol katetti.. Örneğin Önder gözlüğünü şu bezden iplerle boğazından sallandırır Ulaş da eline gözlük geçirdi mi boynuna takmaya başladı :)) Onun gibi yürüme, onun gibi oturma tavırları tavan yaptı.. Evde bir de küçük Önder yetişiyor gibi :) Çok komik...

Evet sıkıntılar olmadı değil. Tabi ki 2 başımıza olduğumuz dönem ki gibi değildi hiçbir şey... Yanıma aldığım sahilde kafkanın sadece 150 sayfasını okuyabildim, saattlerce kumsalda yatıp uyuklamadım, gece çok fazla tantanaya bulaşmadan sakin sakin oturup denizi, ayı seyredip içtik ve sohbet ettik falan.. Ama zaten beklentimiz de o yönde değildi. Biz isteklerimizi değiştirdik, Ulaş bize uydu, hep birlikte huzurlu mutlu bir hafta geçirdik. Dediğim gibi hepimize iyi geldi...

Su Ulaş'ın zaten bayıldığı bir şeydi... Bir havuzdan öbürüne, oradan denize atladık.. Yerli yabancı demeden tüm çocuklarla tanıştı, konuştu, sosyalleşti :))... Önder'le tavla bile oynadık (çoğu oyunu 4'te falan bitirsek de :)

Sonuç itibarıyla tatil güzeldir. Çocukla tatil daha da güzeldir. Haydi cesaret...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...