bir sürü haller içinde...

3 Ocak 2013 Perşembe

kitap listesi

Ortaokul ve lise hayatım boyunca çok okudum. Lafın gelişi değil bu "çok", gerçekten çooook okudum. Şehir kütüphanesinde okuyacak kitap bulamazdım öyle çok.

Her şeyi okudum ve de. Agatha Christie'ler, Puzo'lar, Harlequin'ler, Çatı serisi, Clive Cussler'lar, klasikler, yeniler, şiir kitapları, öyküler, neler neler neler....

Bir de üşenmez her okuduğumu yazardım. Defter, defter kitap listem vardı.

Hala durur bu defterler "baba evinde". Bazen bir kitaba başladığımda "bunu okumuştum" hissine kapıldığımda keşke yanıma alsaydım defterlerimi derim.


Üniversitede bıraktım "listelemeyi".

Fırsat kalmıyordu, okuduğunu listelemeye, bir de depolamak zordu bu defterleri. O gün bugündür yazmıyorum ne okumuşum. Okuduğum kitabı yeniden aldığım bile oluyor. Ama hatırlamadığın kitap okumadığındır dimi?

Bazen yeniden başlasam duygusuna kapılsam da, okumak bile "ikiarabirdere"ye sıkışmışken bir de listelemek "zaman kaybı görünüyor gözüme. Ama geçmişe bakıp ne okuduğunu, okurken ne hissettiğini anımsamak güzel-di.

Okumak kadar önemli belki de hatırlamak, kişisel tarih bir nevi.

Ben buyum, buymuşum demek.

Ben neymişim demek şimdi de....

Sözün özü okumak güzeldir. Ne okuduğunu hatırlamak daha da güzel...

Şöyle bir düşündüğümde bu yıl ne okuduğumu ilk aklıma gelen isim Haruki Murakami. İmkansızın Şarkısı, Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında ve Yaban Koyununun İzinde okuduklarım, Sahilde Kafka beklemede, Haruki'nin (samimiyete gel) hafif şizofrenik, sürrealistik dokusunu fazlasıyla sevdim. Bir nebze Trevanian'ı anımsattı bana. Metaforik yaklaşımla kapitalizm ve tüketim toplumu eleştirisi, duygusal ve psikolojik analizler... Bir anda en sevdiğim yazarlar arasına giriverdi kendileri.

Kosinski de bir diğer keşfi bu senenin. Biliyorum geç oldu ama iyi oldu. Kendisine sevgili kayınvalideciğmin kütüphanesinde rast gelmem ile sahil kitabı olarak aldığım D.Macomber'ın içime hafakanlar bastıran yumak serisinden kurtuldum. Boşluk bu süreçte bitse de Kör Randevu metrobüslerde eşlik etti bana. Bazen biraz zorlayıcı ifadeler kullansa da psikolojik ve sosyal analizler, körgözümparmağına olmadan sürüklüyor insanı. Adımlar ve Bir Yerde de beklemede....

Kurtuluştan önce bir doz Küçük Mucizeler Dükkanı okumuşluğum oldu lakin. Serinin geri kalanı benden daha çok kadir kıymet bilecek anneme hediye gitti. Kendisi gayet memnun, seriyi bitirdi.

Bir diğer sıkıntıdan sıkıntıya bürükleyen kitap da Bir Gün idi. D. Nicholls'un filmi de çevrilen bu kitabına başlamamla bitirmem arasına uzunca bir süre girdi. BBC'nin"Bu kitabı sevmeyecek bir tek kişi bile düşünemiyorum."  yorumuna "işte o kişi benim" şeklinde yanıt vermek istiyorum. Klişe bir aşk öyküsü, daha da klişe bir dille anlatılmış.

Ahmet Ümit'ten Sultan'ı öldürmek, keyifle vakit öldürttü, Tami Hoag'ın polisiyeleri de öyle. Gerçi polisiye sevdiğim bir türdür. Bu konudaki tek derdim yaratıcılık. Tami bu konuda fena değil. Sır ve Ölümden daha derin bu senenin polisiyeleri oldu evde daha birkaç Tami kitabı var okunacak, Önder sağolsun.

D&Rdan aldığım indirimli kitaplar da bu senenin listesinde yer alıyor. Onlar-A. Blake, Esrarengiz Yolculuk- J. Harr. Onlar iyi bir gerilim olurken Esrarengiz yolculuk oldukça sıkıcı geldi.

Ayrıca; Val McDermid'in Temiz İş ve Kadın Genleri pek de fena olmayan polisiyelerken, Laura Lippman'ın Histeri'si sürükleyici ve keyifli bir "çerez"di. Ve George R. R. Martin'in Taht oyunları da var. Kralların Çarşımasını henüz gözüm kesmedi. O kadar "yeni" dil, din vs için mesai lazım. En kötüsü de çok kalın taşıyamıyorum yollarda...

Ve tabiki; Tracy Hogg- Bebek bakım sorunlarına mucize çözümler (isim süper ötesi pazarlama taktikli yalnız) ve Ayşe Öner- Hamilelik, doğum ve bebe bakım kitabı (bunun da ismi çok netmiş :)

Sevgili arkadaşım Barış'ın (Pehlivan) Silivri'de yazdığı "Sızıntı" da bu senenin listesinde...

Aklıma gelenler bunlar. Eminim daha okumuşumdur da  ama not tutmayınca unutuyor insan. Listelemek önemli işte.




Aaaa bu arada bunlara ek olarak "RE" yaptığım kitaplar da var. Demir Ökçe (J.London): Ulaş'ı uyuturken kütüphanede gözüme çarpan bu leziz kitabı yeniden okumak resmen eski bir dostla buluşmak gibi oldu. Özlemişim... Dönüşüm (F. Kafka) de aynı tadı bıraktı damağımda...



Ve şu anda okuduğum David Lodge'un Düşünce Balonları da bu senenin listesine yetişti. Çok iyi ve keyifli gidiyor. Zaman zaman kendimi Umur hocanın dersinde hissetmek de cabası. Özlemişim "makina" hakkında düşünmeyi... Ama yorum bittikten sonraya kalsın.


Of daha okunacak ne çok kitap ve ne kadar az zaman var...








1 yorum:

  1. bende 9. sınıfım lisete tutuyorum güzel bir aloınkanlık :D

    YanıtlaSil

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...