bir sürü haller içinde...

13 Ekim 2012 Cumartesi

paranoyaklaştıramadıklarımızdan mısınız?

Lise 1'de idim heralde. Babamla klasik bir baba-ergen tartışması yürütürken "paranoyaklaştın sen" demiştim.

İlk defa duymamıştım sözcüğü ama psikoloji dersi almışım 1 dönem özümsemişim patalojiyi :)

Zavallı babacım nasıl gücenmişti. "babalar biraz paranoyaktır küçük hanım" demişti sitemli.

Aradan geçti 15 yıl. Şimdi anlıyorum onu. Çocuğun olunca anlarsın martavalı pek de o kadar martaval değilmiş.



Ulaş doğum öncesinden beri "minik" gelişiyor. Özellikle baş çevresi küçük. Yani aslında çok da şaşırtıcı değil zira benim, annemin, kardeşimin de kafa yapılarımız küçük. Ama paranoyaklık para ile değil. Şimdi de buna taktım. Kafası küçük olur mu? Mikrosefali olur mu?

Sürekli bebeğinin boyunu/kilosunu diğer çocuklarla karşılaştıran, internetten araştıran, elinde kaşık çocuğunun arkasından koşturan annelerden olmak istemediğimi beyan ederdim. Şimdi boy/kilo değilse de kafaya kafayı taktım. Mütemadiyen kafa çapı araştırıyorum nette.

Sadece o da değil ki...

Her duyduğum kötü olayda bir ürperti geçiyor saç diplerimden parmak uçlarıma. Gecede defalarca kalkıp bakıyorum nefes alıyor mu diye.Ya battaniyeyi fazla çekerse, düşerse, terörü var, trafiği var, yanlış arkadaşı, kötü insanı, kötü şansı....

Artık kendimden korkar oldum. Çocuğun hayatını korkularımla kısıtlama ihtimalimden...

Annelik akıllı insanın işi değilmiş.

Cidden çocuklu insanlarla konuşmak, mümkünse MMPI filan uygulamak isterim. İnsan nasıl bu paranoyalarla hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürebilir. Anne/baba iken akıl sağlığını koruyana da helal olsun diyorum. Zira galiba önümüzdeki 30-40 yıl içinde kendimi bir akıl sağlığı hastanesinde bulacam.

Ayrıca buradan anne ve babamdan özür dilemeyi de bir borç bilir, kendilerini tebrik ederim.

1 yorum:

  1. Paranoyaklikta sınır yok malesef annemle babamdan beter olup cocuğumun hayatını yasamasına engel olmaktan korkuyorum...

    YanıtlaSil

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...