bir sürü haller içinde...

25 Şubat 2014 Salı

cesur yeni dünya

Seneleeeer önce kardeşim demişti "mutlaka okuman lazım" diye, kitabı verdi birilerine, gitti gelmedi benim de aklımdan da listemden de çıktı.. Geçen gene konuşuyoruz, "sen okumadın onu di mi?" dedi.. Kendimi br eziklenmiş hissettim ki anlatamam.. Yani karşımda küçücük velet okumadın mı onu daha diyo bakbakbak (küçücük dediysek 30a geldi nerdeyyse de neyse)

Kitabı okurken mütemadiyyen "psikolojinin HENÜZ mühendisliğinin oluşmadığı"nı söyleyen sevgili hocam geldi aklıma.. Psikolojinin mühendisliği olsa nasıl olurdu hayat?? Şartlandırma, kuluçka, hipnopedya, dürtülerin tatmini, çatışmaların, gerilimin çözümü, uyuşturucu? Böyle mi olurdu ki acaba?? Başka seçenekler yok muydu? Freud mu olmalıydı, Rogers, Beck, Maslow, Bandura falan dururken.. İlla her şey sonuçta anneye mi bağlanmalıydı?

Özgürlük nerdeydi bu cesur yeni dünya'da.. Evet yeniydi de cesareti neresindeydi.. Doğuştan hayatı belli insanlar içinde, doğum öncesi belirlenirken hayat, seçimler nerdeydi, hata yapma, kırılma, incinme nerdeydi..

Olumsuz duygulara yer yoktu yeni dünyada.. hastalıklara, üzüntülere, yasa... hatta aşka yer yoktu, bağlanmaya.. En kötü ihtimalde soma cepteydi.. Al bir tane.. Ohhhh misss..

O kadar belirliydi ki her şey.. Neyi seveceğin, neyden keyif alacağın, yapacağın sporlar ve tüketeceğin ürünler.. Bu değildi ki bizim kafamızdaki psikolojik mühendislik.. Ama şimdinin popüler tabiriyle sosyal mühendislik de farklı mı ki acaba? Yine neyi seveceğini, neyi tüketeceğini, neye oy vereceğini dayatmıyor mu sana?.. Hatta belki biraz daha agresif şekilde..

Huxley'in sunduğu diğer seçenek de beterin beteri zaten.. Yabanda pislik, hastalık, kokuşmuşluk içinde bir yaşam.. Musluklardan kokulu kremler, parfümler akan bir dünyaya alternatif.. Sevememin en temel nedeni pislik aslında :)

Aslında Mustafa Mond konuşurken hak vermedim diyemem ona.. Evet özgür irade, bilimsel ilerleme, sanatsal yaratı eksikti ama mutluydu insanlar.. Yapmak zorunda oldukları şeyi, bulundukları sınıfı seviyor, bu sistem içinde istikrarlı bir şekilde yaşayıp gidiyorlardı.. Eksikliğini duydumuyorladı ki anne babanın, aşkın yada şekspir'in.. HEr şeyleri vardı.. İster epsilon olsun ister beta.. Tek sorun alfalardaydı belki.. Biraz sorgulama güçleri vardı çünkü.. Ama sistem demek istikrar demekti ve istikrar her şeydi.. Olmadı İzlanda'da yaşayıp, düşünüp üretirlerdi.. H. Watson gibi..

Öyle güzel özetliyor ki Mond sistemi vahşiyle tartışırken, bu kadar basit:

"Ben keyif aramıyorum. Tanrı'yı istiyorum, şiir istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum. Günah istiyorum."

"Aslında," dedi Mustafa Mond, "siz mutsuz olma hakkını istiyorsunuz."


Evet mutsuz olma hakkı da olmalı insanın (gerçi yeni dünyada da zaman zaman yapay ürünlerle benzer duygulanımlar oluşturuyorlardı ama) yok mu başka bir seçenek? İstediğim yazarı okuyup, istediğim kişiye aşık olup, acı çekip, anne olabileceğim.. Hem topluma faydalı, hem çoğunlukla mutlu, istikrarlı ve üretken bir dünyada yaşabileceğim bir şartlandırma yapılamaz mıydı?

Tabi pek çok değişken olan psikoloji gibi bir bilimde mühendislik için kontrol etmen değişken o kadar fazla ki, başka bazı şeylerden feragat etmek zorunda kalıyorsun..

Sanırım ön sözde de belirtildiği gibi kafası karışık yazar neyin iyi olduğuna karar veremediğinden mütevellit bizi de arada derede bırakıyor.. Yeni dünyayı (vahşi hayatla kıyaslandığında) sevmemizi sağlıyor.. Zaten Mond konuşurken ben sıklıkla haklı yaaa diye düşünmedim değil.. Özgür iradeymiş neyin özgür iradesi.. Hangi seçimimiz gerçekten tamamıyla bizim seçimimiz ki.. bari mutlu olalım dedim..

Ama biz romanın genelinde alfa ve betalarla yani elit ve akıllı kesimle muhatabız, doğal olarak da onların yerine koyuyoruz kendimizi.. Tamam bulundukları sınıfı seviyor epsilonlar da ama bana bir yumurtaya geri kalsın diye dış etkenler vermek ve onu bu şekilde yaratmak fazla acımasız geliyor.. Yani bir yarı moronun yerine kendimi koymayı, fazla da isteyemiyorum.. sanki..

Bir de daha büyük bir sorun var ki.. Ulaş!!! Böyle bir yaşantıdan mahrum kalan yeni dünya insanlarına üzüldüm.. Amaaaan dert ettiğim şeye bak!!! Psikolojinin mühendisi hala oluşamadı dimi??

Son bir alıntı Mustafa Mond'dan :'evet'' ''bu da istikrar maliyetinde başka bir kalem. mutlulukla uyuşmayan tek şey sanat değil, bilim de uyuşmuyor. bilim tehlikelidir; büyük bir özenle ağzına gem vurmak ve zincire bağlı tutmak zorundayız"

Yoksa???

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...