bir sürü haller içinde...

29 Mayıs 2015 Cuma

harry potter maratonu

Fantastik; edebiyatta da, sinemada da ve hatta tvde de çok sevdiğim bir türdür.. Hatta sinemada en sevdiğimdir diyebilirim. Zira evde artık ne kadar devvvv ekran tvlerimiz olsa da, sinamada o dünya dışı yaratıkları ve görüntüleri izlemek bana çok daha keyifli gelir..

Ama Harry Potter ilk duyduğum an itibarıyla kendisine mesafeli bir duruş geliştirdiğim bir eserdi.. Evet yine yeni yeniden önyargılarımı seveyim, bir şey çok popülerse kendisine irrite oluyorum.. Herkesle aynı aynı aynı şeyi hissetmekten hoşlandığım tek zaman dilimi 2 yıl önce bu zamanlardı :)) Bunun dışında herkes bir şeyi severken sevdiğimi yada nefret ederken nefret ettiğimi hatırlayamıyorum..

İşte Harry Potter'da da böyle oldu.. Millet kitabevlerinin kapılarında kuyruk olmuşken şaşkınlıkla seyrediyordum.. Harry Potter'ın geldiği cuma sinema yerine başka bir plan yapıyordum (gerçi plan yapamıyordum çoğunlukla, arkadaşlarım sinemada oluyordu çünkü :)) ben de evde kitap falan okuyordum :)

İşte böyle böyle senelerce kaçtım Harry'den.. Öyküsünü tam da bilmeden, herkes seviyor diye sadece..

Aylardır da tvmizin internetinde olsa da yine kaçınıyorduk.. Sonunda Önder'e dedim: hadi Harry Potter'a başlayalım..

Ve başladık..



Evet özellikle ilk iki film çok keyifliydi.. Sonradan biraz fazla popülist oldu sanki.. İzleyene istediğini verme çabasına mı girdi nedir, zaten okunurken yazılan bir kitabın kaderi değil midir bu?? geri bildirim ala ala yazarsan olacağı bu herhalde.. Aşık olsun tabi yavrucaklar da ne bileyim, yapay geldi biraz..

Harry itici bir tipti kanımca.. Arkadaşları daha sevimli ve daha sıcak geldi bana.. Hatta Önder her zamanki gibi ikinci adam olan Ron'a daha fazla ısındı- tabi beni Hermione'ye benzetmesinin de etkisi olabilir bunda- (neymiş aynı ukalaymış, peh).. Zaman zaman yüzüklerin efendisini hatırlatan sahneler hissetsem de keyifli ve eğlenceli idi..

Fantastik ve bilimkurgunun en sevdiğim tarafı hayatla olan bağlarıdır.. Aslında bambaşka dünyalardan, bambaşka türlerle ilişkilerden bahsederken, Harry Potter'da da aynı şey vardı.. Güzel miydi?? Evet güzeldi.. Türünün iyi örneklerinden biriydi bence.. Ve eminin sinemada izleseydim çok daha fazla etkilenir, o müthiş görüntülerden sarhoş olabilirdim.. Ama evde izleyince o kadar etkilenemedim.. Özellikle ikinci filmden sonra öykü de etkileyiciliğini yitirdi kanımca.. Tabi böyle geç izleyince süreçteki haber ve dedikodulardan da mahrum kaldık, bu da herkesle aynı havaya girememizin sebeplerinden biri olabilir.

Ne diyeyim biraz ergen geldi.. Hatta ikinci filmde sesi çatallanan Ron ve Harry'yi dinlerken allaaam 10 sene sonra şu sesi dinleyeceğiz diye düşünmekten kendimi alamadım :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...