bir sürü haller içinde...

26 Mayıs 2015 Salı

mayıs ayı özel...

Mayıs ayı bizim aile için en önemli aylardandır.

Nisan başı ile başlayan ve haziran sonu ile biten üç aylarımızın orta ve doruk noktasıdır zira mayıs.

Şöyle ki Nisan'da benim doğum günüm ile başlarız üç aylara ve Haziran'da babalar günü ve Önder'in doğum günü ile bitiririz. (evet bu üç ayda madden biraz batarız :)

Ama mayıs bu üç ayların en önemlisi çünkü...

Öncelikle Ulaş doğdu... ayrıca hem evliliğimiz hem de ilişkimiz için çok önemlidir mayıs ayı.

Mayıs Ulaş'ın doğum günü ile başlar, anneler günü, evlilik yıl dönümü ve kutlamasak da milat günü (Önder'le ilişkiye başlama/başlar gibi yapma sürecimiz-karışık çok karışık :)  ile biter...

Fena halde duygu yüklü yani..

Ulaş doğduğundan beri de oldukça nostaljik oluyoruz Mayıs ayında...

------Ulaş doğduğu yıl mesela şöyle yazmışım bu durumu (yazıp da yayınlamadığım bir yazıdan)------

Geçen sene bu zamanlar.. kalıbı mottomuz oldu.

Geçen sene bu zamanlar Ulaş karnımdaydı, karnım burnumdaydı, fıldır fıldır gezme telaşındaydık gene de...

Geçen sene bu zamanlar hastaneye gittik, Ulaş geldi, ilk gecemizi geçirdik, Ulaş'ın emmeyi öğrenme telaşı vardı, bizimse ona alışma...

Geçen sene bu zamanlar...

Geçen sene evlilik yıldönümümüzde evliliğimizin tüm aktörleri ile kutladık evlilik yıldönümümüzü. Bir pasta ve Ulaş'la...

Bu sene ise...

Ulaş yaşına girdi.. Ayakları üzerinde durup dünyayı değiştirme telaşına girdi... İstekleri arttı, ağız tadı gelişti... Pasta bile tattı sıpa..

Bu sene evlilik yıldönümümüzde ailece dışardaydık...

Yedik ve içtik...

Ulaş yan masalara salça oldu her zamanki gibi... Sonra mamasını yiyip uyudu..

Biz de sohbet ettik Önder'le...

Uzun zamandır böyle iyi hissetmemiştim..

Ulaş doğduğundan beri Önder'le sohbet edememekten yakınırdım. Meğer ne çok konumuz birikmiş.

Evlenme teklif ederken Önder benim neden soruma çünkü ikimizin yaşlandığımızda da konuşacak çok şeyimiz olduğunu biliyorum demişti (bu arada evet uyuzum adam evlenme teklif ederken neden diye soracak kadar uyuzum hem de:)

Ama Ulaş doğduğundan beri sanki konuşamıyorduk. Sanki konuşacak konularımız bitmişti. Sanki sevgililikten, karı-kocalıktan çıkmış sadece anne-baba olmuştuk...

O kadar çok konuştuk ki zamanı bile unuttuk.

Nereden nereye dedik...

-------*******---------

Sonra her sene aynı oldu.. Ailece bir yerlere gittik..  Hep beraber oturduk, yemek yedik, Ulaş oynadı, uyudu ve bu sene sohbete katıldı..

Ulaş doğduğundaki, yada doğumdan önceki korkumdu bu benim.. anne-baba olmak.. Sadece anne-baba olmak.. Sevgililikten, karı-kocalıktan ayrı yalnız ve yalnız anne-baba olmak..

Biz Önder ile iyi arkadaştık.. Gerçekten saatlerce konuşur, birlikte eğlenirdik -sevgililikten bağımsız ;)- Sonra Ulaş doğdu ve ben şaşırdım.. Konuşamaz hale geldiğimizi, konuştuğumuzda sadece Ulaş'tan bahsettiğimizi gördükçe üzüldüm, korktum..

Ama zaman geçip Ulaş artık bütünüyle ailemizin ferdi olduktan sonra korkularımın yersiz olduğunu fark ettim.. Evet her akşam saatlerce konuşamasak da, ikimiz de iki ayrı kanepede uzanıp -biraz- ayrı takılsak da, yine de uzun sohbetler edebilme, dertleşip, eğlenebilme becerimizi kaybetmedik.. Okuduklarımızı, gördüklerimizi, "gün"ümüzü birbirimize anlatmak hala keyifli..

Bundandır Ulaş'ın da yemek masasındaki ilk cümlesinin gününüz nasıl geçti? olmasının sebebi belki..

Hala sohbetlerimizin öncelikli konusu Ulaş olsa da :))) Ulaş 3 evliliğimiz 6 yaşında oldu.. Mayıslar hala en nostaljik ve dolu ayı hayatımızın.. Nice yıllara...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...