bir sürü haller içinde...

26 Aralık 2014 Cuma

ulaşın kütüphanesi

Bu senenin.. yazılarına Ulaş'ın kitapları ile başlıyorum sevgili okur.. Halen bu senenin.. başlığından gına gelmediyse buyrun..

Öncelikle Ulaş'ın bu sene kitap konusundaki algı değişikliğine değinmeliyim sanırım.. Geçen yıl o kadar uğraşmama, okurken şekilden şekile girip, totomu yırtmama karşın, kitapların yenmeyecek, yırtılmayacak, karalanmayacak değerli şeyler olduğunu; içlerinde çok keyifli hayatlar olduğunu anlatmakta oldukça güçlük çekiyordum. Bakınız uzun uzun anlattım zaten geçmişte :))

Ama 2 yaş bittiği anda -abartmıyorum- bir şeyler oldu.. Sanki oğlana vahiy falan geldi.. Kitaplara ilgisi, sevgisi arttı.. Onları yeme, yırtma, karalama davranışları azaldı.. Soru sormaya başladı.. Önceleri soruları bu ne? iken, son zamanlarda niye ki?ler başladı.. Okuduğumuz kitap 1ken 3e çıktı, bazen de aynı kitabı 3 kere okuma talebi çıktı..


Ulaş'ın 2014te en sevdiği kitaplar:

İlk etapta kirpiyle kestane, maskeli fare ve seninle ben küçük ayı vardı. Onlarla ilgili uzun uzun değerlendirme yapmıştım kendi çapımda. Sonradan gelenler ise;

Süper kurti: maskeli fareyi çok sevince bir kitabını daha aldık Julia Donaldson'un başka kitaplarını da aramaya başladık. Karşımıza ilk çıkan süper kurti oldu. Maskeli farede olduğu gibi bunda da dil çok eğlenceli, resimler komik.. Ama kurtiyi anlamakta biraz zorluk çekti sanki.. Özellikle kargadan biraz ürktü bile diyebilirim. Son zamanlarda azalsa da ilk zamanlar oldukça yoğun bir karga sorgulamasına maruz kaldım. Bir de niye ki var tabi.. Çok çok sevmiş olmasına rağmen belki biraz daha bekleyebilirdik kurti için diye düşünüyorum..

Küçük Poni; tübitak yayınlarından çıkan bu kitabın ilk etapta dikkatimi çeken özelliği dilinin basitliği oldu.. O kadar kısa ve öz anlatıyor ki derdini, resimlerin pastel tonları da çok rahatlatıcı kanımca.. Ulaş gibi atları çok seven çocuklar için keyifli bir okuma oluyor.. Ayrıca doğum, süt emme gibi zor kavramlara da ufak bir pencere açıyor..

Çiftlikte; küçük poniyi çok sevince aldığımız başka bir tübitak kitabı.. Bir çiftlikte yaşamanın nasıl bir şey olduğunu hayal edebiliyor musunz? diye başlıyor ve her seferinde Ulaş ayıııığ diye bağırıyor.. Sonra da dededisinin çiftliği olduğuna dair hayaller anlatıyor.. Sonunda dedenin çiftliği yok, ama istersen baharda köye gidebiliriz dedim.. Şimde her seferinde köğeee?? Yine poniyle aynı basitlik ve sadelik var.. Yine hayvanlar eğlenceli yani.. bu aralar favorilerinden..

------Poni ve çiftliktenin arkasında yayın evinin diğer kitapları var. okuduğumuz kitap bitince illa oradan okuduğumuzu buluyoruz ve diğerlerini inceleyip hangisini istediğimize karar veriyoruz. son isteği kültürlü kurt, bir dahaki siparişte alınacak :))------

Kafasına edeni bulmaya çalışan küçük köstebeğin hikayesi; tuvalet eğitimi esnasında, aslında kakadan konkma sorunu olmasa da, kakayapmaktan kaçınması nedeniyle aldığım bir kitaptı.. Sonrasında da okumaya devam ettik. Komik, basit, eğlenceli..Velakin daha da basit olsun diye ben tam anlamıyla okuyorum: kafasına kaka yapanı bulmaya çalışan küçük köstebek...

Atakan serisi; aslında karakter eğitimi kitaplarına kıl olsam da almış bulunduğum bir kitaptı atakan parkta.. Anneye sinir oluyorum ama Ulaş illa okutuyor.. Ben de bazı yerleri (birbirinize sataşmak yok ne allasen, eşşeğin aklına karpuz kabuğu düşürüyorsun :) atlayarak okuyorum.. Yine arkadaki resimlerden bir de televizyon izlemek istiyor seçti.. Aldık.. İkisini beraber okuyoruz..

Nina'nın emziği; yine emzik bırakma öncesi propaganda amaçlı alınmış, ani bir kararla emzik bırakıldığından okunmadan kitaplığın arka taraflarına saklanmış bir kitap. Ama araştırmacı oğlum bulduğu için arada okumak zorunda kalıyoruz. Adı ise -Ulaşçada- bebekkk.. Bir de konuşamamasının taklidini yapıyor: bababababa..

Üç kedi, bir dilek; işte enfes bir kitap.. Dili resimleri.. Basit, keyifli, eğlenceli.. Ama yine anlamadığı yerler oluyor -kedi gözünden habersiz tabi daha tospiğim- Anlata anlata okuyorum..

Yavru ahtapot olmak çok zor; yine bir Sara Şahinkanat kitabı.. Aslında daha önce bunu almıştık ama üç kedi pabucunu dama attı.. Kendiyle barışık olmakla ilgili şahane bir hikaye kanımca.. Ama Ulaş'ın en sevdiği kısım ağabalağğğğ.. Ben daha çok herkes bilirdi çok önemliydi kahvaltı kısmını seviyorum ;) Yine anlamadığını düşündüğüm yerler oluyor, yumurtadan çıkan balıklar mesela.. Sürekli soruyor, anne bağık'ı..

Köpekler bale yapamaz; Biraz kız kitabı :)) cinsiyetçi yaklaşmak istemiyorum ama bazı durumlarda kendimi engelleyemiyorum.. Yani peluş oyuncaklarını bebek yapıp yedirip içirmesine tabiki de tepki vermiyorum ama bu kitap bana fazla kızsal geliyor.. Ama öykü inanmak ve başarmak üzerine naif ve komik bir öykü.. Bu yüzden kitaplıkta yerinde duruyor ve aklına gelince havhav nidalarıyla bunu okutuyor.. Bana da okumak düşüyor tabi aklımdan geçenleri hissettirmeden :))

Bay bay bezim; tuvalet eğitimi kapsamında aldığımız bir kitap.. Ama tabi tuvalet işleri bitmiş olsa da arada aklına gealiyor ve okuyoruz.. Bazı yerleri yine atlıyorum.. Bazen kazalar oldu, normal falan gibi ifadeleri.. Bu saatten sonra eşşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmemeli :))

Ve son kitaplarımız; benim ekstra ekstra bayıldığım bil bakalım seni ne kadar seviyorum ve memo ve ay..

Bil bakalım seni ne kadar seviyorum; basit dili, pastoral resimleri ile tam bir uyku öncesi kitabı.. Anlaşılır ve net.. O kadar naif ve sevgi dolu ki.. BayılıyoruZZZ.. Her gece kollarını iki yana açarak seni çookkk seviyorum demesine vesile olması da ayrı bir keyif :)) Üç kitap isteğinden vaz geçip bunu üç kere okutması da bir ilk :)

Memo ve ay ise; benim için daha da duygusal bir kitap.. Ufacık tefecik Memo annesine gökteki ayı hediye etmek istiyor.. Ona erişmek için türlü türlü kişilerden yardım istiyor..Ulaş'ın kitaplarla ilgili bir merakı da kahramanın nerede olduğu, resimde kahraman gözükmüyorsa nerede diye sormaya başlıyor.. BU kitapta bir sayfada çocuk çok küçücük kalmış ve ben bir türlü göremedim. Ama dikkatli tosbağ gördü ve başladı bağırmaya buğdummmm.. Resimler bir çocuğun bakışıyla çizilmiş, yetişkinler kocaman :)) Dili yine keyifli ve eğlenceli.. Öykü ise.. daha ne diyeyimmm..
Değil mi ki herkesin annesi bir tane, gökteki ay tam ona göre bir hediye..
Benim hediye vermeye, her şeyi paketleyip hediye diye getirmeye meraklı oğlum için ayrı bir keyif bu kitabı okumak..




İşte 2014'te Ulaş'ın en sevdiği kitaplar böyle.. Bana sorarsanız anadili Türkçe olan kitapları çevirilere tercih ederim.. SAnki daha lezzetli bir okumalık sunuyor.. Ulaş'ın en büyük değişimi ise kitaba bakış açısı.. Geçen eline geçirdiği kitabı kaldırıp atacakken durdu -bu çok önemli bir gelişme bizim için- Kitabın değerini büyük oranda anladı.. Her zaman aynı verimlilikle okuma seansları yapamasak da, zaman zaman sıkılsa da; bakış açısını verdik sanırım.. Daha nice okumalara, birlikte..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...