bir sürü haller içinde...

19 Eylül 2014 Cuma

Ukala dümbeleği :))

Tesadüfen süper dadı diye bir programa rastladım.. Programı ikinci görüşüm, bütünüyle izlediğimi söyleyemem, eleştirilerimi sıralama niyetinde değilim.. Anlatmak istediğim konu o değil.. Sadece izlemiş olanlar, izlemeye niyetliler ve müdavimlyeri için ufak bir not düşmek istiyorum: izlediğiniz, okuduğunuz, gördüğünüz her şeyi ama HER ŞEYİ kendi süzgecinizden geçirin.. kendinize uyarlayın, uygulamaya başlamadan kendinize ve çocuğunuza uygunluğunu sorgulayın.. (ufak bir ukalalık sadece)

Benim bahsetmek istediğim konu, kesinlikle bilimsel verilere dayanmakta değil, sadece ufak bir gözlem.. Ulaş bebekken uyku düzeni konusunda harcadığım çabanın doğruluğunu bana kanıtlayan ve Hogg ablaya saygılarımı iletmeme neden olan bir gözlem..

Bebekken özllikle beslenme ve uyku konusunda bir düzene oturtulmayan çocukların ilerleyen yıllarda daha fazla problem davranış geliştirmeye meyilli olmaları gözlemimdir bahsettiğim.. Uyku ve beslenme düzeni bebeklik çağında düzenli bir şekle getirilmeyen çocuklar büyüdükçe kendi kendilerine bu davranışı geliştirmekte güçlük çekiyor ve tüm kurallar konusunda aynı esnekliği bekliyorlar..

Temel hep aynı, pek çok arkadaşımdan da duyduğum ne olacak memede uyuyor, ne olacak biberonla uyuyor söylemi -sıklıkla- ilerleyen yıllarda da çeşitli zorluklara yol açıyor.. Kural tanımazlık genelleşiyor..

Bebeğin uyku ve gece-gündüz arasındaki ayrımı sağlaması, birey olması ve çeşitli kuralların bulunduğu bir yere geldiğinin farkına varması çok önemli kanımca.. Uyku ilk kural ama öylesine önemli ve gerekli bir kural ki, zaten iyi ve sağlıklı uyuyamayan bebek huzursuzluk ve huysuzluk konusunda tavan yaparak oyun, yemek ve diğer konular ile ilgili güçlükler yaşıyor, ilerleyen zamanda da başına buyruk, istediği şekilde davranacağı algısını geliştirmeye meyilleniyor.. Bundan sonra gelsin vurmalar, kırmalar, gelsin küfürler kural tanımazlıklar.. Zaten anne-babanın bu ilk soruna gösterdikleri tepki onların ebeveynlik anlayışlarının ve ebeveyn-çocuk ilişkisinin de temelini atıyor.. Baş edecek sorunlar arttıkça aile çözüm üretmekte daha da güçlük çekiyor..

Doğada her varlık kendini gerçekleştirmek ister.. Kendine yer bulmaya, karşısandakine kabul ettirmeye çalışır.. Hele ilişkiler söz konusu olduğunda bu kendini kabul ettirme yaklaşımı çok daha net açığa çıkar (konu dışı ama, evliliğin ilk yıllarındaki sorunlar ve boşanma oranlarının da temelinde bu kendini kabul ettirme yatar). Bebek de geldiği andan itibaren çevresini tanıyıp burada var olmaya çalışır.. Kendi isteklerinin gerçekleşmesini bekler.. Bunun çeşitli kurallar çerçevesinde olduğunu anlatmak bu kuralların varlığından haberdar yetişkinlere düşer.. Onu hiçe sayarak, varlığını yok sayarak değil tabi ki.. Onu varlığı ile kabul ederek.. Seni anlıyorum, onaylıyorum.. Seni besliyorum, beslemekten mutlu oluyorum.. Yeri ve zamanı net bir şekilde uyguladığımızda saten bunu kabul etmeye -büyük oranda- hazır bir var karşımızda..

Öğrenilmiş bir davranışı unutturup yerine başka bir şey kolay değil.. Nasıl ki boş bir sayfaya yazmak yazıp sildiğimiz bir sayfaya yazmaktan daha kolaysa.. Ne kadar erken verirsek kural algısını, sınır farkındalığını ilerde kaşılacağımız sorunları çözmek de daha kolay zannımca..

Ağlıyor!!!

Sık sık söylenen bir durum.. Uyuturken ağlıyor.. Biz çocuklarımızı öğrenirken onlar da bizi öğreniyor tabi ki.. Hem de çok erken çağda.. Nasıl baş edeceklerini öğreniyorlar bizimle, kurallarımızla.. Ağlayarak baş edebiliyorsa tabi ki ağlar.. Önce 10 dakika, sonra 15 sonra saatlerce ağlayabilir.. Hep bir gelme ihtimaline karşı..

Bebekleri ağlatma taraftarı değilim.. Ben şu ağlatarak uyutun yaklaşımını benimsemiyorum.. Bu konuda Hogg stili yatır-kaldır iyidir diyorum.. Ona anlayış göstermek önemli bence.. Anlaşıldığını, kabul gördüğünü hissetmesini sağlamak, özellikle güven gelişiminde önemli.. Bence çocuk yatır- kaldır yönteminde diyor ki: evet çağırdığımda geliyor, beni bırakmıyor, o zaman rahatça uyuyabilirim.. Benim daha sonra bu fikirden uyarladığım git-gel de aynı mantıkla çalışıyordu.. El sallıyor, iyi geceler diyor ve gidiyordum.. Biraz sonra sesleniyordu.. Önceleri yatağın tepesine ben daha kapıya varmadan çıkıyordu.. Sonra sonra yattığı yerden seslenir oldu.. Her seslenmesinde gittim.. Bence, ihtiyaç duyduğu an yanında olacağım mesajı vererek.. Şimdi?? Şimdi odada biraz durmama izin vermiyor.. Git, gitt!!! Ühüüüü istemiyor beni.. Ergen tosbağ..

Açıkçası gördükçe diyorum ki memeyi, emziği ve bezi bırakırken, atmayla baş ederken aşırı büyük sıkıntılar yaşamamazın temelinde bu dönemde oluşan güven ve netlik yatıyor..

Tabi ki daha ne gördün ki, ne test ettin ki deme hakkınız bakidir.. Ben yine de umutluyum :)))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...