bir sürü haller içinde...

19 Kasım 2013 Salı

18 ayyyy

Yaaa.. Bu 18 ne güzel sayıdır yavhu.. 18 yaş çok önemlidir insan hayatında malum.. Artık yetişkin olduğumuz, kendi kararlarımızı verebildiğimiz, barlara girebildiimiz ;) yaştır...

Şimdi Ulaş 18 aylık oldu ya, sanki büyümüş geliyor bana.. 2 yaşında desem o kadar gelmiyor mesela.. algısal bir hal işte..

18 aylık oldu yaaa.. Koskoca 18 ay geçti, gitti.. Adam diş çıkardı, yemek yedi, yürüdü koştu etti.. Şimdi bir de konuşmaya debeleniyor..

Bu aralar çok komik.. Sanki benim yazımı bekliyormuş gibi, beni yalancı çıkarmaya niyetlenmiş gibi, ağzımın içine bakıyor söylediğim her sözcüğü tekrarlamaya çalışıyor.. Ama doğru, ama yanlış sesler çıkarıyor..

                                                                               ayakları eksik kalmış :))

Artık söylediklerinin bir anlamı olabileceğini idrak etti sanırım bütünüyle.. Sabah bana gelmiş suratıma bakıp, emmme, memmme deyip duruyor.. Doğru söylüyorum, ağlamıyorum, istediğimi ver alt mesajı gözlerinden okunuyor tospiğin :)) Artık de, at de, ver de, al de gibi söylemlerime agresif tepkiler vermiyor.. Söylemeye çalışıyor.. Ama tabi fazla zorlamaya gelmiyor, 2, bilemedin 3 kere de doğruyu bulamazsa, evet deyip yapıyorum istediğini.. Aksi takdirde isyan başlayıveriyor valla :))

Tırmanma en büyük zevki, şimdi bir de zıplama başladı.. Çoğunlukla tek ayak yerde zıplasa da, çok eğleniyor.. Sevindiğinde zıplaya zıplaya yanıma gelmesi de beni öldürüyor.. Hele akşam kapı çaldığında.. Önce Önder geldi diye zıplayıp kapıyı açıyor, sonra aşağı basbas bağırıyor, Öndeee Öndeee şeklinde (evet aprtman bize kıl oluyor muhtemelen) sonra onun sesini duyunca zıplaya zıplaya içeri geri koşuyor.. Görünce de kaçıyor, sanırım yakala beni taktiği..

Sosyal olarak halen değişen bir şey yok.. Hala çok sıcakkanlı, sevgi arsızı bir evlat.. Herkes ona bakacak, ona gülecek.. Mahallede içeri bakıp gülmeden geçtiği tek dükkan yok, aman o yabancıdır mantığı hiç yok.. Galiba hep güvendiği ancak değişen bakıcıların da etkisi (babaanne, anneanne, dede).. Ama yapısı da bu çocuğun.. Biri ilk baktığında ilgi gösterirse birkaç dakika uzak duruyor, sonra ısınıyor.. ama göstermezse baktırana kadar tüm marifetlerini sergiliyor :))

Artık arabalarla oynamaya da öncesine oranla daha istekli, beğendiği şey olunca, ayyyyy diye bir çığlık atıyor.. Haftasonu d&r'da bir dinazor gördü, nasıl bir sevinç ve ilgiyle inceledi anlatamam.. Bir an alsam mı diye düşündüm ama, hem her istediğini o an alma konusundaki çekincelerim hem de fiyatı gereksiz bulmam bu düşüncemi anında sildi.. Üstelik aynı gün bir araba almıştık kendisine.. Yine çok bayılarak kucakladığından...

Artık kendi kendine oyun kuruyor, aklındaki ısrarla yaptırıyor.. Legolara bayılıyor, şu şekilleri içeri sokma işlemi bittiğinden üstüste dizip yıkıyor, ama halen en favori oyuncağı ikeanın içiçe geçen bardaklardarı. 1 sene oldu yerini hiçbir şey dolduramadı.. Peluşları yedirip içirmek dışında telefonla konuşturmaya da başladı..

Hala tvyle arası fazla yok.. Çizgi filmler fazla sarmıyor.. Ama reklamlar artık tam anlamıyla keyfi.. Ne yapıyor olursa olsun, nerede olursa olsun reklam cıngılı duyar duymaz koşup izliyor, önündeysek itiyor, tvnin önüne kuruluyor.. Kendi kendine dans ediyor..

Temizlik konusunda da içgörü geliştirdi artık.. Meyve, çukulata vs yiyip elleri battığında hemen elini uzatıyor sileyim diye.. Evet çukulataya da başladık bu arada.. 2 yaşına kadar bekleme isteğimi çevrenin vurdumduymaz tavırları yıktı viran eyledi.. Bu memlekette çocuklara bir çukulata verme sevdası var ki anlamış değilim valla Amerika'da falan olsak tacizci muamelesi görcez topumuz.. Mahallenin bakkalından, komşusuna herkes gördükleri yerde bir çukulata tutuşturuyor çocuğun eline açmıyorum pakedin üzerinden yalayıp yutuyor, açıyorum bitiriyor.. Artık panikledim.. Ben yasak koydukça kıymete biniyor çünkü.. Bari kontrollü olsun dedim her gün bir minik parça çukulata vermeye başladım.. Tospiğin de en bayıldığı zaman dilimleri oldu, akşamüstleri.. Ben gelir gelmez mutfağa gidip dolabı açıyor :))

Bir de uyanık.. Geçen ağzından çıkarmasına izin vermediğim yemek parçalarını kafasını sallayarak düşürürken sinirlendim eşşoğlusu dedim bana akıllılılk mı yapıyorsun, senin zekanın menşei benim yav.. :)) Tüm yaramazlıklarını bir paravan arkasına saklama gibi beceriler içinde..

Bu ayki fiziksel gelişimi ise; kilo 11,5 (dobişko oldu) boy 84.. Normal sınırlar içinde bana boyu daha fazla gibi geliyor.. Aşının arkasından doktora gidince biraz huysuzlandı,. boy ölçere kıllanarak boynunu bacaklarını kıstı zira.. Neyse kayıtlara böyle geçsin.. Nema problema :))

İşte böyleeeee.. Ulaş sıpası 18 ayı bitirdi.. Biz de onunla büyüyoruz işte.. Yepyeni oyunlar ve yepyeni bakış açıları öğrenerek..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...