bir sürü haller içinde...

17 Temmuz 2014 Perşembe

Dilli Düdük

Bizim tosbağ (bana inat) epey bir dillendi bu aralar :)) Daha öncelerde de söylediğim gibi kelime hazinesi pek bir enteresan ama cümle yapısı tembelliğe kurban gidiyor ;))

Kedinin kuyruğundan tutmuş bana sesleniyor, kuyyuuu (bu arada zavallı hayvancağız kaçmanın yollarını aramakta)

Favori emziği dışında bir emzik verdim gece yatarken (evet hala emzik sorunu devam etmekte) elime geri tutuşturup koyyy diyor bir de üstene dolabı gösterip maiiii (mavi)

Ayağını kağıdın üstüne koymuş kalem uzatıp emrediyor: çizzzz

Uzun zamandır Önder gitarını çıkarıp Ulaş'a gitar dersleri ;) vermekteydi, geçen alalım da doğru düzgün tutsun gitarı dedik.. Şimdi kendisi en popüler oyuncaklarından.. Adını da söylüyor haa: gitaaaa :))

Legonun adı gogo, çikolata çukudan kukuya terfi etti ;), süt hüp-üpp, meyve suyu memm ayran ayy, kahve kah, çay tay, sen ten, ben mi/bi/be (hangisi kolayına giderse) telefon aoo, kumanda kuu, sakız çaçık, araba aaba..

Araba şeklinde çikolatalar aldım.. Geçen gün onlardan istiyor eliyle koluyla yarım yamalak sözcükleriyle anlatamadığını fark etti (ama can hıraş eliyle araba sürüp nınnn demeler, kuku diye mırlamalar) sonunda kuku arrraba şeklinde isyan etti :)) Demek ki neymiş, sıkışınca oluyormuş :))

Babasına bazen babu diyor.. Geçen yine babuu diye anlatırken nerelisin oğlum sen dedim maa deyiverdi.. (babası Malatyalıdır ama Ulaş'a hiç sen Malatyalısın falan demedik, öğretmedik, bir anda nereden aklına geldiyse öldüm gülmekten)

O kadar alıştı ki onunlayken sadece onunla ilgilenmemize, kendi kendi oynarken telefonuma mesaj geldi ona bakıyorum.. Baktı kendisi dışında bir şeyle ilgileniyorum koşa koşa geldi telefonumu gösterip, kappa, kooyy diyor.. Kapadık koyduk, hop kucağıma

Kucağın adı hoppa, kucağıma almamı istediğinde hemen hoppa deyip kolları uzatıyor.

Kendini o kadar güzel anlatıyor ki anlamazdan gelmek mümkün olmuyor, e böyle olunca o da konuşmaya ihtiyaç duymuyor tabi, parmağını yalayıp donn istiyor, elini ağzına yaklaştırıp üfüf diyerek köpükle oynamak istediğini, namnamnam diyerek acıktığını (evet kağnı acıktııı da diyor ama üşenmezse) her şeyi ama her şeyi haraketlerle çok net ve güzel anlatıyor.. Üstelik çoğunlkla ilk hecelerde bunlara eşlik ettiğinden anlamamak hatta gülmekten anlamazdan gelmek bile mümkün olmuyor.. Zaten şöyle de diye zorlarsak KESİNLİKLE demiyor.. Bir bakmışsın kaçıp gitmiş..

Dün balkondayız annemle Ulaş da yanımızda sohbet ediyoruz, bisiklete bineceksin falan diye anlatıyorum.. Koşa koşa içeri gitti.. Bağırma sesleri geliyor ama sanırsın canı acıdı koştum noldu oğlum, bii tekeee gel.. allaalla, Bisikletinin tekerleği mama sandalyesine takılmış da gelmiyormuş efenim..

Gece masalını okuduk yatırıcağım. Kitaplığı gösterip maa deyip duruyor.. Maskeli fare de okunacakmış!!!
Annemler lokumla bisküvi almış, çok severler bisküvi arası lokumu, Ulaş'a da tattıracağız, bizim orda bu orjinal tatlının adı tahtalı (hatta taaatalıdır) Ulaş'a da tahtalı yiyecek misin gibi geyik yapıyorum.. Yaptı annem tahtalısını verdi, babası sordu ne yiyorsun Ulaş, taata :))
Ulaş yapı olarak biraz inatçı bir çocuk. Bir de şu terrible two var zaten.. Yordukça yoruyor, sabırları zorluyor.. Konuşma meselesi de böyle.. İnat etti mi, öldür allah söylemez.. O yüzden fazla üzerine gitmiyorum, aslında anlamazdan gelip doğrusunu söylemesine fırsat tanımak istiyorum ama gülünce iş sarpa sarıyor.. Yok ya endişe girdabına girmeyecem, nasılsa konuşacak, er geç..DİMİ??

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...