bir sürü haller içinde...

14 Mart 2014 Cuma

babayla 3 gün

Hizmetiçi eğitim vesilesiyle Antalya'ya gitmem gerekti 3 gün.. Ulaş'ı bırakmak yada bırakmamak ikilemi içine girdim haberi ilk aldığımda.. Onun düzenini bozmak, tam alışmışken yeniden uyku alışkanlığına çomak sokmak, hava değişimi, yağmur ve soğuk tahminleri vsvsvs.. Ama evde bırakmak da ayrı bir düzen değişimi.. Benim yokluğuma nasıl bir tepki vereceği bir bilinmez.. Benim onun yokluğuna nasıl tepki vereceğimse arzu edilmez :))

Ayrıca, 3 yaştan önce gece ayrılmaya da pek olumlu bakmıyorum bir psikolog olarak.. Yani insanlar 3 aylık bebeği bırakıp gitmek durumunda kalıyor tabi ama, seçenek varsa kullanmak daha uygun geliyordu.. Kullandım :))

Böylece Ulaş, Önder ve ben yağmurlu bir akdeniz havasında 3 günlük bir tatil yapmış olduk.. Yani onlar tatil yaptı, ben iş :))

Bu gezi Ulaş için çok güzel bir zamana denk geldi.. Gelişim basamaklarını atlama çabasında iken yaşanan ortam değişimleri çocukları genelde olumlu etkiliyor ve süreci hızlandırıyor. Hele ki kalabalığa içinde bulunma, ortamdaki az çocuktan biri ve ilgi odağı olma, birkaç başka çocukla sıklıkla muhattap olma gibi avantajlar; tam konuşma sürecindeyken çok iyi oldu.. Hem kelime hazinesi, hem de 2 kelimelik cümleler konusunda epey aşama kaydetti..



Bununla birlikte Önder'e dediğim: biz ya çok şanslıyız, ya da çok başarılıyız bu çocuk işinde.. Ulaş çok haraketli ve çok meraklı bir çocuk olmasına karşın, kurallara uyan bir çocuk.. En azından şimdilik :)) Çoğuinlukla koşmasına, tırmanmasına, araştırmasına, zıplamasına izin ve fırsat veriyorum.. Ben de peşinde koşturuyorum ama hem enerjisini boşaltıyor, hem de yeni şeyler fark ediyor.. diye düşünüyorum :)) Ama bunun dışında uyku ve yemek saatleri, öğünlerdeki besinleri, diğer çocuklarla ilişkileri konusunda çok netim.. Genel olarak da koyduğum kurallara uyuyor.. Ama beni babaya göre daha fazla zorluyor.. Üstelik ben daha kuralcıyım.. Nazı daha mı çok geçiyor, babasına mı kıyamıyor.. Yoksa kuralın benden çıktığını biliyor da kökten mi çözmek istiyor bilmiyorum :))

Misalen; gece yatağına yatırdım.. Biz de odadayız tabi, tv, sohbet ve loş da olsa ışık var. Işık gelmesin diye yatağın üzerine çarşaf örttüm. Alışık olduğu uyku düzeni olmadığından, çok uykusu olduğu halde yatakta dönenip duruyor :) Arada pıtır pıtır sesler, vıdı vıdı sözcükler geliyor ama pas vermiyoruz.. Bir ara yatağa tutunmuş, çarşafın boşluğundan kafayı uzatıp bizi gözlemeye çalıştığını fark ettik :) Gülsek uyku muyku allahlık.. Önce görmezden geldik.. Sesim normal tonlamasına kavuşunca seslendim: Koy başını yastığa uyu bebeğim.. Tıpış tıpış dönüp koydu kafayı ve uyudu.. Ama çarşafı açayım, ayağa kalkayım yok.. Sınır belli ve uyuyor.. Bozmak istese de uyuyor :))

Öğünler de arızasız geçti.. Beğenmediği yemekleri bile fazla arıza çıkarmadan yedi.. Tabi arada yere atmasını falan görmezden geldim..

İlk gün öğlen yanlarından ayrılıp toplantıya katılacağım sırada bir mızırdandı ama annecim işe gidiyorum akşama gelicem dediğinde kabullendi ve diğer günler mızırtı bile yapmadı :)

Babayla da çok eğlendiler.. Ulaş'ı top havuzlarına almayan avmlere inat.. 3 gün boyunca kan ter içinde ordan oraya kendini atarak oldukça keyifli vakit geçirmiş..

Arkadaş ilişkilerine gelirsek.. Ulaş çocuk gördüğünde kelimenin tam anlamıyla üzerine atlıyor :)) Korkutuyor çocukları ve tehlikeye çanak tutuyor.. Ben de hemen hayır arkadaş cici şeklinde atlıyorum tabi.. Ama bu kadar arkadaş cici anlayışının doğruluğunu sorgulamak durumunda kaldım bu 3 günlük süreçte.. Bir önceki gece yanında takılıp, kaşını gözünü gösterip gööö, aıııç şeklinde saydığı kız ertesi gün oğluma çimdik ve tırmıklarla karşılık vermiş.. Bir şey olsa gene üzülmem de bizimki şaşkın şaşkın bakıp, kendi kendine oynarken.. annelerin sürekli tartıştıkları göze göz mü? ne olursa olsun sen yapma mı? sorunsalıyla karşı karşıya geliyoruz galiba.. Açıkçası bu konudaki bakış açım naif annelerden biraz farklı.. Çocuğumun hiçbir insan, hayvan, bitki ve eşyaya zarar vermesini istemem ve elimden gelen her şeyi de yaparım bu konuda.. Ama sana bir şey yaparlarsa öğretmene söyle, tavrına da karşıyım.. Görmek öğretmenin görevi, olayı değil riski görmek görevi hatta.. Ama görmüyorsa ispiyonculuk yapmaktansa çözebileceği sorunu kendi çözmesini isterim doğrusu.. Vurmak mı gerekiyor, vursun kardeşim.. Kaçması gerekirse kaçsın.. Beklemesin canını acıttıkları yerde.. Çözüm üretsin.. Çözemiyorsa yardım istesin.. O kadar naif bakamıyorum bu olaya yani.. Ama benim çocuğum için de aynı şeyi düşünüyorum.. Göze alsın sonuçları.. Gerekirse yaşayarak öğrensin.. Bu şu an okul, arkadaş gibi ortamlarla muhattaplığımızın kısıtlığınından olabilir tabi.. Bu arttıkça bakış açım değişir mi?? Bilmiyorum..

Bu 3 günlük süreç beni çok mutlu etti açıkçası.. Ulaş'ın babasıyla birebir başbaşa geçirdiği sürecin kısıtlılığı beni üzüyordu.. Hem aralarındaki ilişki için hem de Ulaş için çok iyi oldu.. Çok da eğlendi tosbağğğ..  Amaaan naapılım üzerinde eşofman vaken koşup terlediyse, azıcık geç üstü değiştiyse..

Ben mi??? Ben çalıştım arkadaşşşşşş...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...