bir sürü haller içinde...

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Bir ayrımcının itirafları

"Hayatım bütünüyle Ulaş değil. Başka meşguliyet ve meziyetlerim de var." demiştim bir aralar. Lakin bir de baktım tüm yazılarım Ulaş olmuş. Gerçi şimdilik mazur görülebilir bu durum. :)) Ne de olsa yeniyiz...

Ulaş'lı tatil yazılarına geçmeden önce, Ulaş'tan önce en favori eylemim olan, zamanla yeniden eski formuma kavuşacağıma inandığım "okumak" üzerine düşündüm biraz.

Kumsalda uzanmış kitap okurken ayrımcı olduğumu fark ettim. Evet itiraf ediyorum ben ayrımcıyım. Ayırıyorum kitapları. Bölüyorum parçalıyorum ve buna göre okuyorum. Hiç risk almıyorum bu konuda. Yazlık kitaplar/kışlık kitaplar, kumsal/yolculuk/ev kitapları, otobüs/işyeri/uyku öncesi kitapları, oturma odası/yatak odası/tuvalet :)) kitapları... Hiç acımam ayırırım.


Hayır bu huyu yeni edinmedim. Eskiden beri böyle. Örneğin tüm Agatha Christie'ler sıra altında bitti, orta 2 yazı çatı serisi, iki test arasına bir kaç şiir sıkıştırdım, ders kitabı arasına Harlequin (evet bunu da yaptım).

Her yaz kumsal kitaplarım Elif Şafak ve Ahmet Ümit'ten gelir. Onlar da bunu bilir gibi her yaz başı yazarlar bir kitap (sahi ne kolay yazıyorlar her sene yavhu). Ama bu sene kazık attılar bana. Elif Hanım bu yaza konu bulamayınca gazete yazılarını derlemiş toplamış, Ahmet Bey dizinin etkisi geçmeden bir sultanı öldürmek patlatayım demiş. İşsiz güçsüz bana da mütemadi tatil olunca kumsal kitabı Ahmet Ümit bu senelik emzirme sürecime eşlik etti.

Velhasılı kelam durum böyle olunca bana da yeni yazlık kitaplar bulma işi düştü.

"NY Times best seller" dediler, "örgü-mörgü seversin" dediler, "çıtır çerez kumsalda yayılırken tıkır tıkır gider" dediler, hepsini birden aldırttılar bana. Yumak serisinden bahsediyorum.


Sıkıntıdan patlıyorum. Bu kadar bayık bir anlatım, boş bir konu... Bu kadar "her şey güzel olur tatlıya bağlanır" anlayışı, eski Türk filmleri mantığı resmen.

Olaylar bir miktar karışır, ama iyi insanlar hep kazanır. Hayat kötü sürprizler hazırlasa da sonunda iyiler kazanır. Yaratıcılıktan yoksun, sürprizi olmayan, basit anlatımlı, klişelerden ibaret bir yazın. Harlequin'ler bile daha keyifliydi diyebilirim (yoksa çocuktuk ondan mı?).



Geçen yıl İskender'de de benzer bir bunalım yaşamıştım. Hatta bir kitabı bitirdiğime bu kadar sevindiğim hiç olmadı demiştim ama yok şuan kitap bitirmek resmen işkenceye dönüştü. Hatta bu nedenle vaktimin çoğunu geçirdiğim çay bahçesi için yeni bir kategori geliştirdim: "çay bahçesi kitapları". Bu kategoriye bulduğum okunabilecek her şey giriyor.

Resmen yumakları okumamak için kasıyorum. Okudukça kendimi 40 yaş üstü kadınlar gibi hissediyorum zira. Yaşlandırdı kitaplar beni. Para verdim diye okuyorum (cimri miyim yoksa?).

Dur ya buldum ben en iyisi anneme vereyim onları :)). Evet kendime yeni kumsal kitapları bulmalıyım ama tez vakitte. Kumsal sürem daraldı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...