bir sürü haller içinde...

23 Ağustos 2012 Perşembe

bu iş zor yonca..

3 gündür mottom oldu. "Bu iş zor yonca".

Sevgili tosbağmı kastetmiyorum zira kendisi olabilecek en kolay bebek. Her anneye lazım Ulaş. Plaja iniyoruz Ulaş'ı babası ile birlikte çay bahçesine bırakıyorum tüm gün sesleri çıkmıyor. Uyuyor, oynuyor. Acıkmıyor bile. Zorla emziriyorum. Babası? Babası, takılıyor işte :)) Ben? Deniz, güneş, kum, kitap; bahtiyarım modeli...

Allahtan belanı mı istiyorsun derler adama dimi?
Ama işte kazın ayağı öyle değil.


Ama kronolojik olmadığından karıştı biraz. En iyisi baştan almak.

Ramazan bitip Önder'in işleri hafifleyince bayramı ve sonrasını Önder'in anne-babasının yanında Altınoluk'ta geçirmeye karar verdik ve Mustafa ve Pınar'ın eşliğinde Altınoluk'a yollandık (bu başka bir postun konusu olacak bir mevzu sanırım).

Başıma gelecekleri az çok tahmin ediyordum ama en çoğum bile azmış, Ulaş'ı özlemiş olan ve yeni düzeninden bihaber olan babaanne dede ile resmen savaşa girdik.

Resmen baştan başlamam gerekti (bkz: şikayetim var, herkesin bildiği, bir ben miyim perişan?).

Sıfırdan başlıyoruz ama bu sefer ben daha tahammülsüzüm. Ulaş daha uyanık :).

Ulaş banyo sonrası çok uykusu geldiğinden ağlar. Uyuması gecikirse daha da ağlar. Normal ağlamaz. Katırcasına ağlar. Yeri göğü yedi mahalleyi inletir. Alıştım artık. Her konuda da sakin, uysal, uyumlu olamaz dimi?

Ama ben uyutmaya çalıştıkça çocuk uyumak istemiyor da "kitap annesi", katı disiplinli kuralcı insan ben zorla uyutuyormuşum muamelesi görüyorum.

Çocuk kucağımdan alınıyor, bana kötü bakışlar eşliğinde "niye ağlatıyorsun Elçim?, ağlatma çocuğu" deniyor.

Çocuk ağlarken ben bakıyormuşum. Kötü anne, üvey anne ben... Delirmek üzereyim.

Bir de çocuğa kötülüyolar "şaka yollu".

"Elçim meme vermiyor mu sana?"

"Elçim uyutçak mı?,  ağlatıyor mu?, gezdirmiyor mu?, aslan dövcek şimdi onu..."

Başkasına anlatıyorlar, Ulaş oynamak, ben uyutmak istiyormuşum, inatlaşıyormuşum....

Tamam çocuk henüz anlamıyor dersin ama... Ben anlıyorum. Hep suçlu, hep yanlışım. Çocuğu kendimizle götürüyoruz, çocuğu düşünmeyen ebeveyn oluyoruz. Çocuğu bıraksak sorumsuz... Söylenen- söylenmeyen- ima edilen...Yoruldum, bunaldım, sıkıldım.

Anlatmaktan da bıktım. Zaten bir işe yaramıyor.

Zira okuduğum yazarlar "40 tane çocuk yetiştirmemiş", "Alışsa da ne olacak İstanbul'da da yaparız".

Velhasıl "Bu iş zor yonca"...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...