bir sürü haller içinde...

29 Ocak 2016 Cuma

dilli düdük#10

Bizim dilli düdüğün dillerini anlatmayalı epey olmuş.. Artık o kadar normal hale geldi ki, her gün her an bir şey yumurtlaması pek çoğunu yazmaya çalışsam da unutuyorum :))

Okulla tanışması ile türlü çeşit hastalıkla tanışması bir oldu.. 3 aylık dönemde içtiği ilacı ve gittiği doktoru 3,5 yıllık ömründe yaşamadı.. ekim civarı gelen hastalıklardan biri de el-ayak idi (3 tane doktor değil dese de ben eminim öyleydi ;) Zavallı tosbağ sürekli bir kaşınma halinde bir taraftan da söyleniyor: oooof kaşınmaktan yoruldum.. Bizim yatağa gelmiş ama kaşınmaktan uyuyamıyor, kendi kendine çözüm arıyor: bu yatak da rahat değil, benim yatağım da iyi gelmedi, ne yapacağım ben şimdi?? Sürekli kendisini kaşıyan anneye de cilveyi ihmal etmiyor: iyi ki varsın annem, sen olmasan ben n'aapardım??? :))

Okulda bir evlenme arkadaşı furyası esiyor.. Birinden bahsediyor: B. K.'nin evlenme arkadaşı, tabi biz tüm merakımızı gizleyerek normal bir ses tonuyla soruyoruz, senin evlenme arkadaşın var mı? daha karar vermedim. Aradan zaman geçiyor.. Me. benim evlenme arkadaşım :)) peki!!! Amsterdam'da hediye ettikleri çıkartmalardan kız versiyonunu ME.'ye getirdik sabah sabah ilk iş ona verdik.. Ama diğer arkadaşlarını da çok seviyor, Ma.'ya sürpriz yapmak istiyorum..

Okulda çevrelerindeki insan ve meslekleri işliyorlar.. öğretmenden bahsediyorlar. Öğretmen olsam: Ulaş öğretmen olurdum, söyleyeceklerim bu kadar, psikologdan bahsediyorlar: bizim evde de var bir tane.. (sanki kedi besliyor zirzop)

Peki yangın çıkarsa ne yapar bizim tospik:
-110'u arar
-sucuyu arayıp su ister
-yağmur yağarsa belki yangın söner
-başka da bir şey yapamaz :))

İngilizce öğreniyorlar ya ben de evde de tekrar olsun diye zaman zaman ingilizce söylüyorum söyleyeceklerimi: Ulaş go to your bed, cevap? hayır yatağa filan gitmiycem :)) Yatakta yanında oturmamı istiyor, sit down anne lütfen ;)

Okul hep güzel şeyler öğretmiyor tabi.. Daha okulun ilk günleri benim ömründe silah/tabanca görmeyen çocuğum legolardan silah yapıp efektler eşliğinde bizi vurmaya başladı.. Bu tarz oyunlardan hoşlanmadığımızı söyleyip başka oyun önerileri ile dikkatini dağıtsak da oyun dağarcığına girmiş bulunmakta.. Zaman zaman dan dan yapıp parfüm bombası atıyorum anne diye konuyu kabul edilebilir hale döndürmeye çalışıyor tosbağ.. Bir başka kötü etki de son zamanlarda aramıza katılan allah bela kalıbı.. Sadece bu şekilde biliyor ama hoşlanmadığımızı fark edince allah be şeklinde tekrarlıyor, sanki biz yanlış anlamışız.. Bu aralar allah'lı kalıplar hat safhada benden çizgi film açmamı istiyor, allah aşkına anne :)) Allah bela'ya kızınca benim Allah'lı kalıplarımı yakalama gayretine düştü.. Aa işallah dedin o kötü değil mi, aaa allah allah dedin o kötü değil mi şeklinde..

Yakalama demişken, geçen gün tüm dikkatimle beyefendiye oyuncak siparişi vermeye çalışıyorum, bir taraftan tırnağımın kenarını dürtüyorum.. Geçti karşıma gayet saf ve merakla anne sen tırnak mı yiyorsun?? Yok dedim parmağıma bir şey yapışmış onu çıkarıyorum, ama haklısın elimi yıkasam iyi olacak.. :(

Hasta okula göndermiyoruz.. Her sabah bu sabah okul var mı diye kalkıyor.. Anneannesi gelince okul hevesi biraz söndü.. Yarın okula gidersin artık Ulaş -Bence ben daha iyileşmedim, biraz daha dinlenmeliyim.. Anneannemle doya doya oynamalıyım..Sabah kalktık okula gidecek.. Benim dizim ağrıyor, okulda hiç eğlenemem bence :))

Televizyon izliyor kahvaltısını yaparken sömestr tatilinden bahsediyor.. -Anneanne bugün tatil mi? -Hayır Ulaşçım değil -Ama televizyon tatil diyor.. (gitmemenin bir yolu yok mu ki??)

Evde benim eski ıvır zıvırlarımdan ufak peluş bir fare buldu.. Aslında doğduğundan beri ortalıklarda ama o gün pek bir beğendi: Hayatım boyunca böyle bir fare istedim ben :) (hayatım??)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...