bir sürü haller içinde...

5 Temmuz 2018 Perşembe

yaz-lık

Temmuz itibarıyla okulsuz kalan Ulaş'ı Tekirdağ'a anneanne, dede, dayı yanına yazlığa gönderip evde 2 başımıza kalınca yine bir garip oldu hayat.

Her zamanki gibi son söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Çocuksuzluk çok zormuş ve de çok masraflı:(

Şöyle ki geçen sefer bu durumu yaşadığımızda evde yemek yapmak istemeyen, evde oturmak istemeyen, mütemadi depresif ruh halleri içindeydim. Bu sefer o kadar değil aslında. Daha iyiyim. Ulaş daha büyüdü, zaten zamanın çoğunu kendi başına geçirir oldu, bizimle işi azaldı. Ondan herhalde ama yine yaptığımız yemekler bitmiyor, akşamları ne yapacağımızı bilmez birbirimize bakıyoruz Önder'le. Hayat çok sıkıcı. Eeee hadi tatil öncesi arkadaşlarla görüşelim, sinemaya gidelim fırsat varken, şunu yapalım bunu yapalım derken zaman geçiyor yalan yok ama bu arada maliyet de artıyor :) Ee bir de özlemden aaay bu nasıl yakışır oğluma diye aldığımız şeyler de var :)

Onun dışında zaten o kadar çok iş var ki tatilden önce, dolap düzenlemeleri, alınacaklar, toplanacaklar falan filan. Ayrıca yazmam gereken -ve yazmadığım- yazılar, toparlamam gereken -ve toparlamadığım- projeler. 

Neyse yaptıklarımıza bakalım. Sinemaya gittik. Çoook çok uzun süreden beri ilk kez çocuk filmi/ animasyon dışında bir şey izledik: Ocean's 8.

Sandra Bullock'u pek sevmem aslen ama film eğlenceli, yazlık bir aksiyondu. Eğlendik sonuçta :) Ayrıca filmin kadın ağırlığı (hele de 50 yaş civarı kadın ağırlığı) sexist mitlerden uzaklaşmak için sevindirici idi kanımca (oyuncuların botoksları ve bilumum operasyonları beni ilgilendirmez, sanki erkekler de yok hıh)

Evde de bir sürü film izledik. Valla ne izlediğimizi bile hatırlamıyorum, en son akşam George Clooney'in yönettiği Suburbicon'u izledik. ve bayıldımmmm.

Tam da Yeraltı Demiryolu'nu okurken fazla denk geldi. Dünya niye bu kadar beyaz, erkek ve insan.. Gerçekten merak ediyorum. Bilimsel gelişim de öyle.. Almayı, sömürmeyi, yok etmeyi nasıl böyle becerebiliyorlar. Daha çok değilller. Daha güçlü, ya da daha akıllı da.. Ama sonuçta her şey onların, tüm yeryüzü ve ötesi. Geri kalanlar hep eşit hak, eşit yaşam koşulları, adalet için mücadele edecek. Bir dönem zenciler, bir dönem kadınlar, çocuklar, hayvanlar, ağaçlar, bitkiler... Belki bir gün makineler :) Ama hep eşitlik istenecek. Onlar da LÜTFEDECEK!!! Eşit işe eşit ücret olacak, herkes aynı otobüse binebilecek. Biz bu lütuflarla sevinip kazandık sanacağız. Bir yerlerde halen beyaz adamın adaletten başka birinden daha büyük pay aldığını duyana kadar.. 

Öff nerden girdim nerden çıktım... Oğlumu özledim ve bütün bu iki hafta gitmek mi kalmak mı diye düşünmekle geçti. Bilmiyorum ki dünyada iyi bir yer var mı? ya da temelde iyilik neydi??

Hadi sağlıcakla....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...