bir sürü haller içinde...

5 Ocak 2018 Cuma

çemberimde gül oya

Eveeeeet bir yılı daha bitirdik. Yepisyeni bir yıldayız şimdi. Yazılmamış şeyler yazmalı artık demiştim 20 yıl kadar önce. Sonra okudukça, yazılmamış şeylerin pek de olmadığını fark ettim ve benim söyleyeceklerimi benden önce söyleyenlere kızmamayı bile öğrendim zamanla :)
Sonra baktım dünya saçmalıyor, kendime bir çember yaptım ve orada yaşamaya başladım, dedim çember benim istediğimde genişletirim. Ama öyle olmadı, bir gelenle 3 çıktı ve benim sevgili, güvenli, huzurlu çemberim daraldıkça daraldı.
Sonunda öyle bir noktaya geldim ki çember dışındaki konuşmaları, esprileri, kaygıları anlamaz oldum. Hatta tahammül edemiyorum bazı diyaloglara. Sonra diyorum "heee insanlar sana bayılıyor da" Öyle işte. Sonuç olarak kendi kendime aynı çemberde yuvarlanma hali artarak devam ediyor.

Yeni gelen yılda bu anlamda bir şeyler değişir mi emin değilim. Yıllar içinde insanlara olan tahammülüm ve sabrım o kadar düştü ve kaçışım o kadar kronikleşti ki, uzun zaman Ulaş ve Önder dışında kimseyi görmesem ne oluyor demem.
Daha önce de dediğim gibi, sanki niravanaya ermişim öyle bir değişim karşıtlığı halindeyim. Yuvarlandığım bu çukurda mutluyum, fazlasında gözüm dokunmayın, bozmayın, bulaşmayın diye tabela asmak istiyorum hayatımın girişine.
Ama bir yandan da öyle değil!
Hayatımda çocukluğumdan beri kendime dair koyduğum tüm hedefler eğitim ile ilgiliydi. Kronik öğrenciyim ben. Ruhum öğrenci ve doktoranın da sonlanması ile öğrencilik hayatım resmen ve tamamen bitti. Öyle bir boşluktayım ki şu an. 35 yıldır fiilen öğrenciydim, peki şimdi neyim?
Öğrenciliğe devam etmek istiyorum bir taraftan, ikinci üniversite mi, posthoc mu, yeni bir yüksek lisans mı, bilemedim ama bir şey bulmalıyım, o pasoyu tam basmak bile canımı sıkıyor.
Bir taraftan da öğretmenlik, araştırmacılık istiyorum ama tam zamanlı akademisyenlikten emin değilim. Yapmak istediğim bir kaç proje var ama başlamaya üşeniyorum. Acele etmeliyim.
Yeni bir çevre, yeni insanlar istiyorum hayatıma. Belki benimle aynı dili konuşanları, benzer kaygıları taşıyanları bulurum. Aslında kaygıdan kastım memleket meseleleri değil, konuştuğum herkesle aynıyız o konuda ama beni insanların parasal sohbetleri boğuyor mesela. Hepimiz para için çalışıyor, pek çok planlamayı onunla, onun için ve dahi ona rağmen yapıyoruz ama tüm ilgi alanımız bu olmamalı, kendimizi geliştirmeyi, hayalimizi genişletmeyi becermeliyiz sanki. Bilmiyorum. Bir diğer konu da tatil. İnsanların yılın 11 ayı tatil planlamasını ve tatil anılarını konuşmalarını anlamlandırabilen ve tahammül edebilen var mı ya? Ben dayanamıyorum. Beraber gülmeyi unuttum insanlarla. Herkes kendi şahaneliğini anlatma peşinde. Sıkılıyorum işte :(
Bir dileğim de  başka bir ülkede yaşamak aslında. Gerçi benim gibi bir sosyal bilimci için bu çok zor ama artık bu çemberden de sıkıldım bir nevi. Bir çeşit değişim istiyorum ama korkuyorum da.
Üstelik tüm eski projelerim, yazılarım, romanlarım beklemede hala. Belki onlar da bir yer bulurlar yeni çemberde.
Yeni hayallere cesaretim var mı 2018'de? Eskilerini sandıktan çıkarmaya??
Bakalım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...