bir sürü haller içinde...

25 Mart 2013 Pazartesi

diş buğdayı

Sonunda Ulaş tosbağsının dişi çıktı. Daha önceki yazılarımda da belirtmiş olduğum gibi kutlama ve pasta yeme fırsatlarını katiyetle kaçırmam. Uzun zaman bunun için bekledim. Dişi çıksın da diş buğdayı partisi yapalım. (geç çıkardı tosbağ ama neyse ki doğum gününden önce oldu)

Evet sonunda oldu. Ağzında iki adet pirinç tanesi kendilerini gösterdi.

Tabi bize de parti yapıp pasta yemek düştü.

Ulaş'ın uyku düzenindeki sapmalar, kalabalıktan ayrılmama isteği nedeniyle biraz paket program kıvamında hızla geçen bir süreç olsa da oldukça eğlendik.

Ulaş şaşkını da bu kadar ilgiyi aynı anda görmekten keyifli, uyku düzenindeki sapmalar nedeniyle biraz mahmurdu. Malum anneanne, babaanne, dedeler, amcalar, dayılar, teyzeler, yengeler... Elden ele dolandı durdu tospik :))


Buna karşın gene fazla huysuzluk etmedi tosbağ (sonrasında bana yönelik tepkileri benden daha fazla ilgi istediğini gösterse de...)






Gelelim parti detaylarına, önceliğim pasta idi,



Masadaki hiçbir şeyde parmağımın olmaması işin keyifli yanıydı diyebilirim. Sevgili annem ve kayınvalidem sağolsunlar bana hiçbir şey bırakmadılar.  Diş kurabileri dışında 2 çeşit kurabiye, yaprak ve lahana sarması, kekler, kısır, börekler, poğoçalar ve benim sevgili jelibon ve bonibonlarım ile renkli ve bol çeşitli bir masaydı(yaptığım yegane şey olan popkek o kadar mahmuş oldu ki ne çıbıklarda durabildi ne de masada tabi biz Önder'le sonradan götürdük kendilerini :)










En uğraştığım mevzu hediyelerdi. Kendim yaparım ukalalığı ile elimize geçen diş ayraçlar azıcık yampirik olsalarda sevimli oldular yaaa :))







Kurabiyeleri gene internetten buldum ve Nihal bizim için yaptı, güzel ve lezzetli oldu :))






Banner ve süslerin tasarımı da Mustafa Amcasına aitti oğlumun. Önder kartona büyükçe bir çıktı alınca azıcık kesim ve yapıştırma işleri dışında bir şey kalmadı bizi ))









Oğlumun boynuna buğdaydan kolye yaptık adet üzerine (tabi pisboğaz tosbağ kendisini yemeğe kalkınca kısa bir süre kalabildi boynunda)



Ayrıca başından döktüğümüz buğdayları da toplayıp toplayıp yedi minik kuş :))


Meslek seçimi için de bulabildiğimiz malzemeleri önüne koyduk (ilaç kutusu, anayasa, tezim, kalem, saz, top, bilgisayar) Bahisler açıldı Onur dayısı top konusunda çok hevesli olsa da Ulaş'ın o taraklarda hiç bezi yoktu, ben ve babası saza gitsin istiyorduk ama o da Ulaş tarafından tercih edilmedi. Önce beklediğimiz gibi laptopa (evde en sevdiği iki şeyden biri diğeri için bkz. kumanda :)  atlasa da ilaç kutusu laptopun pabucunu dama attı ve ağzından düşürmedi kutuyu. Şimdi doktor mu olacak yani.. Bizim gibi iki sözelciden nasıl sayısalcı çıkacaksa.. Bakalım. Neyle mutlu olacaksa o olsun. Elinden gelen en güzel ve keyifli şekliyle...




O kadar strese gireceğim kadar değilmiş yani :))

Gelelim hedik (diş buğdayı) tarifine -gerçi her yerde var ama, bu kadar diş buğdayı yazdıktan sonra bunu da yazmasam olmaz gibi geldi :)

Gerçi ben yapmadım ama söylenene göre; 750gr aşurelik buğday ve 250 gr nohut bir gece önceden ıslatılıp kaynatılıyor, sonra da içine yemiş (fındık, ceviz, vs) katılıp karıştırılıyor. Ben yanına bardaklara (kenarında da Ulaş'ın doğumunda aldığımız bardak şeysileri vardı, kokoşum hahaha) pudra şekeri ve tarçın koydum; ayrıca kadehlere de kuş lokumu ve şekerli leblebi...

Tatlı sever bir insan olarak içine hep tatlı şeyler koydum- koydurdum :)) Tuz da koymalıymışım masaya. Neyse isteyene getirdik sonuçta :))

Bonibon ve jelibon da ayrıca güzel oldu buğdayın içinde :))

Neyse işte böyle diş partisini de bitirdik. Herkes eğlendi (sanırım :) Ulaş bol bol kucaktan kucağa gezdi, gülücükler dağıttı.

Güzel oldu beee :))



Veeee Ulaş'tan yeni dişi ile kocaman bir gülüş :))

PS: Biraz uzun ve bol fotolu bir yazı oldu ama :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...